Bir Dönemin Sonu mu (14)

Seçim sonuçlarını en çok etkileyen faktör ekonomik şartlar oldu. Aslında ekonomideki garabet yöntemler sadece iç politikada değil, dış siyasette de çok dramatik sonuçlara sebebiyet verdi.

Geçen CB seçimlerinde Erdoğan’a oy vermemiştim.  Ülkeyi soktuğu türbülans çok ürkütücüydü. Erdoğan’ın CB seçildikten sonra açıkladığı bakanlar kurulu ise gayet iyiydi. Özellikle üç bakanın değişimi yüreğime su serpti. Şayet böyle bir bakanlar kurulu açıklayacağını bilseydim, inanın kendisine oy verirdim. Fakat siz de bana hak verin. Seçimlerden hemen önce yaptığı “"Dünyanın hiçbir yerinde ilişkisi kalmayan gösterge, faiz-enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze koyanların bir kısmı zırcahil, bir kısmı ise alenen haindir" açıklamasıyla iyice içimi karartmıştı. Nerden bilebilirdik(m) ki böyle bir açıklamadan sonra bu kadar sert tornistan yapabileceğini?

Süleyman Soylu’dan kurtulduk. Ülkeyi dingonun ahırına çevirmişti. Yeni bakan şimdiye kadar 500’den fazla çete çökertti. Hala da bitmedi çeteler. Bence siyasetle iltisaklı asıl çetelere dokunamayacaklar. Ama buna da şükür. Hulusi Akar’dan da kurtulduk. Ordu içerisinde hiç sevilmeyen, hizipçi bir isimdi. Ayrıca 15 Temmuz’da arafta kalmıştı. O gece arafta kalmak da az bir şey değil, hakkını verelim. Ama aynı gece aslanlar gibi safını belli eden Yaşar Güler paşanın Milli Savunma Bakanı olması çok güzel bir gelişme oldu. Hem ordunun istikrar ve güveni yerine geldi, hem ülkenin yiğit bir savunma bakanı oldu.

Ama asıl şaşırtıcı değişimi ekonomi bakanında yaşadık. Kukla bakan Nebati’nin görevden alınıp yerine Mehmet Şimşek’in atanması büyük sürpriz oldu. Şimşek “Faiz enflasyon” kurgusunu birlikte algılayan ve bu konuyu şiddetle savunan biri. Ekonomi konusunda cahil değil, zır cahil hiç değil, bilakis oldukça yetkin bir isim . O halde Erdoğan’ın seçim öncesi yaptığı keskin açıklamaya göre Şimşek bir hain. Yani Erdoğan ekonominin başına bir haini atadı. Tabii ki Şimşek hain değil, ironi yapıyorum. Erdoğan’ın düştüğü zelil durumu vurgulamak için bu sözleri yazıyorum.

Ekonomi, Savunma Sanayiinden Büyüktür

Erdoğan’ın ekonomiyi batırmasının sebeplerini daha önce yazdım. Ama özetini geçeyim. 1) Erbakan’dan duyduğu fakat künhüne vakıf olmadığı faiz aleyhindeki sözler 2) İslami hassasiyetleri 3) Diploma kompleksi 4) Yiğit Bulut’un dolduruşları 5) Ekonomi konusundaki cehaleti 6) Sınırsız bir güce sahip olması 7) Etrafındaki kimsenin kendisini uyaramaması.

Ben ekonomiden çok az anlayan bir adamım. Bunu tevazudan söylemiyorum, zaten kibirli biriyimdir; ama gerçek bu, ekonomi bilgim başlangıç seviyesinde. Bu kıt ekonomi bilgimle 6 sene önce Erdoğan’ın ekonomi kurgusunun ülkeyi karanlığa sürükleyeceğini ben bile yazıp devleti ve hükümeti uyarmıştım (İkinci Davutoğlu Vakası Kapıda). Başka birçok isim de uyardı tabii, fakat onlar muhalifti, ben Tayyipçiydim o zamanlar. Az küfür yemedik Erdoğan fanatiklerinden. Erdoğan’ı kendi cenahından olup uyaran başka biri daha vardı; Naci Ağbal. Benim kaybedecek bir şeyim yoktu, ipsiz sapsız bir adamım, ne param vardı, ne makamım. Ama Naci Ağbal tüm kariyerini yakma pahasına bu duruşu sergiledi, çünkü yiğit bir adamdı. Erdoğan bir an için kendisini dinledi. Fakat kısa sürede Ağbal’ı harcadılar. Çünkü Erdoğan’ın etrafına çöreklenmiş kan emici çetelerin hortumlarını engelleyecek ve kendilerini ifşa edecekti. Ağbal’a çekilen operasyon Erdoğan’ın işine geldi. Çünkü büyük ekonomistimiz (!) bir an için hata yaptığını düşünmüştü. Etrafındaki bu namussuz insanlar kendisine koro halinde düşük faiz politikasının ne kadar muhteşem olduğunu söyleyerek zaafını yeniden gıdıkladılar ve Erdoğan silkinip kendisine geldi ve ekonomiyi yine uçuruma sürüklemeye devam etti.

Erdoğan dolu dizgin düşük politika faizi uygulamasını savunmaya başlayınca “Erdoğan Artık Bir Milli Güvenlik Meselesidir” başlıklı yazımı yazdım. Nasıl Erdoğan haklı olarak “Dünya 5’ten büyüktür” diyorsa, ben de “ekonomi savunma sanayiinden büyüktür” diyorum. En basitinden paranız olmazsa, ar-ge çalışması yaparak silah geliştiremezsiniz, ya da çok palyatif hamlelerde bulunabilirsiniz. Kötü ekonominin sadece savunma sanayii ile zayıflatıcı yanı yok elbette. Halkın fakirleşmesi devlete olan güveni zayıflatır, dışarıya beyin göçü başlar. Sadece silahlarınız değil, insan kaynaklarınız da zayıflar. Yetişmiş mühendislerimizin yurt dışından yapılan cazip tekliflerle nasıl elimizden uçup gittiğini biliyoruz.

Erdoğan ekonomiyi perişan ettiğinden beri uzun soluklu bir sınır ötesi operasyon yapamadık. Suriye ve Irak’ta hedeflerimizin çok gerisinde kaldık. Zeytindalı Operasyonu niye durdu birden? Sebebini biliyorum ama açıklayamıyorum. Ekonomiz güçlü olsaydı İsrail Gazze’de bu kadar fütursuz hareket edemezdi.

Erdoğan CB seçimlerini kazanmak adına kasadaki son parayı da piyasaya sürerek başta EYT olmak üzere birçok seçim rüşveti dağıttı. Türkiye ekonomisi ikinci kez fiilen batma raddesine geldi. İlk batma krizi 2021 Aralık’ında olmuş, KKM ile bu aşılmıştı. Ama sadece günü kurtaran, uzun vadede ekonomiye ağır yükler getirecek bir operasyon olmuştu. Nihayet deniz tükendi ve artık ekonomi karaya oturdu. İşte burada bir başka yiğit çıktı ve Erdoğan’ı Mehmet Şimşek’in önüne oturttu; Haluk Bayraktar. Şimşek muhtemelen ekonominin battığını Erdoğan’a onun anlayabileceği bir dille anlattı, ardından da Ekonomiye Giriş 101 dersini özet geçti. Daha bir ay önce zırcahil, hain dediği insanlardan birinden acı gerçeği tüm çıplaklığıyla öğrenmiş oldu.

Erdoğan gibi kurt bir siyasetçi emeklilere açlık sınırında maaş verdiğinde seçimi kaybedeceğini bilmiyor muydu? Ama kasa tam takır kuru bakırdı. Basına çok az yansıtıldı ama Dünya Bankası’ndan yüklü miktarda para çektik. Dünya Bankası bu paraları nasıl ve nereye kullanacağımızı dikte eder, tarzı budur. Hükümetin ekonomi politikalarına müdahale eder. Ekonomi o kadar rezil bir durumdaydı ki, sıkı para politikalarına rağmen toparlanması en az 2-3 yıl sürecek. Erdoğan yerel seçimleri feda edip 3 sene sonraki genel seçimleri kurtarmaya çalıştı.

Erdoğan ekonomiden hiç anlamayan biri olarak ülkeyi 5-6 yıl raydan çıkararak bambaşka yerlere sürükledi. Şimdi oradan geri gelmeye çalışıyoruz. Giderken enerji, para ve onurumuzu kaybettik. Gelirken aynı şekilde yıpranıyoruz. Bize maliyeti 10-15 yıl olan bu uygulamaya kimse dur demedi. Evet bizim gücümüz yoktu, muhalefeti de kimse sallamıyordu. Ama size soruyorum derin devletimizin zinde aktörleri. Aranızdan birkaç babayiğit çıkıp Erdoğan’ı niye uyarmadınız? Rütbeleriniz mi sökülürdü, makamlarınızdan mı olurdunuz? Hani “vatan için canım feda”ydı. Sizden canınızı isteyen de yoktu, sadece ülke uçuruma yuvarlanırken risk alıp Erdoğan’ı uyaracaktınız. En fazla emekli edilirdiniz. Devletin üst kademesinden 5-6 kişi bir araya gelip Erdoğan’ın karşısına çıksa ve saçmaladığını kendisine anlatsaydı, ikna da ederlerdi. Koltuklarınızda “vatan-millet” edebiyatı yaptınız, ama aksiyon almadınız. Hepinizi toplasak bir Naci Ağbal etmezsiniz yani.

Erdoğan’ı durdurmadınız, hem kendisini hem ülkeyi hem de sizi/bizi rezil etti.  Asrın lideri diye pazarlanan Erdoğan, 15 Temmuz Darbesi’ni planlamakla suçladığımız BAE’ne para dilenmeye gitti. Ülkemizde adam boğazlayan bin Selman’ın ayağına para dilenmeye gitti. Doğru dürüst bir şey de koparamadı. Rusya’ya doğalgaz ödemelerini ötelemesini istedi, çünkü para yoktu. Rusya da bunun karşılığında Esad’la barışmasını söyledi. Koskoca Erdoğan (asrın lideri), küresel güç olma iddiasındaki Türkiye’nin CB, neredeyse Esad’a yalvarıyor. Ülkesini korumaktan aciz Esad gibi bir adam da kanırttıkça kanırtıyor. Medyada bu durumu Suriye’de kurulmaya çalışılan PKK devletini engellemek için yaptığı pazarlanıyor. İşin aslı parasızlık. Ekonomi işte böylesine önemli bir kurum. Ekonominiz kötüyse savunma sanayiiniz de olmaz, ülke onuru da kalmaz, hatta toprak bütünlüğünüzü bile koruyamazsınız. Evet, acımasız ifadeler kullanıyorum, okuyanların canı yansın istiyorum, benim canım fena yanıyor çünkü.

Umarım derin devletimizin ulu şahsiyetleri, yaşanan bunca zilletten sonra ekonominin en önemli beka aracı olduğunu öğrenmişlerdir.

Devam edecek...


Free counters!

Yorumlar