Bir Dönemin Sonu mu? (3)
Erdoğan devlette, bundan 25 sene evvel kimsenin hayal edemediği değişimlerle iktidarını kavileştirecekti. Üstelik birçok ayrı kişi, kurum, devlet ve yapılarla kah çatışıp kah dans ederek.
Rağmen Bey
Erdoğan’ın ilk dönemlerde her şeye rağmen direnen, ayakta duran yıkılmayan ve rakiplerini teker teker bertaraf eden bir figürdü. Kapı arkasından kendisine verilen destekler toplum tarafından görülmediği için birçok kişinin gözünde bir süper kahramana dönüşmüştü. Şimdi sırasıyla ve fakat kısa kısa Rağmen Bey’in devletteki unsurların nasıl ele geçirildiğine bakalım.
Yürütme: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tüm direnmelere ve 367 garabetine rağmen bir şekilde Abdullah Gül CB oldu. Çılgınca yükselen itirazları bastırma görevini Kraliçe 2. Elizabeth yerine getirdi. Gül’ü ziyaret ederek kutsadı ve meşruiyetini sağladı. Böylece yürütme tamamen ele geçirilmiş oldu. Fakat Abdullah Gül herkese mavi boncuk dağıtan ve cesur adımlar atamayan bir isimdi. Devletin diğer unsurlarını fazlasıyla gözettiği için yürütmede ancak bir çeyreklik yer kaplıyordu. Yani yürütmede hala yarı yarıya denge vardı. Yürütme ancak Erdoğan’ın CB olmasıyla tam anlamıyla derin devletin elinden alınmış olacaktı.
Yasama: Yasamanın ele geçiriliş hikayesi daha ilginç oldu. Anayasa Mahkemesi’nin doğaya bırakılmış plastik gibi bir türlü erimeyen ve atananın 65 yaşına kadar görevde kaldığı yapısıyla yasamanın tepesinde demoklesin kılıcı gibi sallanıyordu. Anayasa değişikliği için yapılan referandumla kemikleşmiş yapı kırıldı ve Anayasa Mahkemesi önce seyreltildi ve ardından ele geçirildi. Böylece Meclis’in kararları daha cesur ve bağımsız hale getirildi.
Yargı: Yargı erklerinin arasında Erdoğan’ın kontrolünde sadece Sayıştay vardı. O da Özal döneminde yapılan atama ve düzenlemelerle mümkün olmuştu. Bu sayede Erdoğan’ın canı en azından akçeli meselelerde sıkılmıyordu. Yargıtay, Danıştay, HSYK ve diğer yargı unsurları içindeki klik de aynı referandumla çözülmüş oldu. FETÖ’nün genç hakim ve savcıları hazır kıta bekliyordu. Kısa sürede atamalar yapıldı ve yargı da tamamen olmasa da büyük oranda ele geçirilmiş oldu. Orta ve alt kademedeki savcı ve yargıçlarda eski derin devletin tortuları hala sayı olarak fazlaydı. Ama onları susturmak ve bastırmak için daha kolay yöntemler vardı.
Basın: Erdoğan egemen basın organlarını önce mali denetlemelerle bunalttı ve yordu. Ardından zor durumda kalan gazete ve televizyonları kendi adamlarına satın aldırdı. Aslında işler kolaylaşmıştı, ama sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla muhalif sesler kendilerine yeni bir alan bulabildi. Erdoğan’ın sosyal medya alanında çalışmaları oldu ve 2018 yılında bu işleri topyekün yönetmek adına Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı altında bir birim bile kuruldu. Ama sosyal medya yapısı gereği birey bazlı olduğu için kuşatılması mümkün olmayan bir mecraydı. Erdoğan ne yaptı ne ettiyse sosyal medyada egemenlik kuramadı. Çünkü sosyal medya daha çok genç, eğitimli ve şehirli kitlenin rağbet gösterdiği bir alan. Yeni medya Erdoğan için uzun süredir ciddi bir baş ağrısı nedeni.
Bürokrasi: Eski derin devlet pek çok alanda belli zihniyette insanları göreve getirmişse de bürokrasinin karma olduğunu söyleyebiliriz. Daha önceki merkez sağ hükümetlerindeki atamalardan dolayı Erdoğan, bürokraside kendisiyle uyumlu çalışacak çok sayıda bürokrat adayına sahipti. Atamalar yapıldıkça eli güçlendi. İktidarı güçlendikçe de kendisine tabi olan bürokrat sayısı hızla arttı. Bürokrasi, Erdoğan’ın en kolay kontrol altına aldığı unsur oldu.
Sermaye: Sermaye istikrarı sever. Koalisyon hükümetleri ve dibe vurmuş ekonomiden sonra Erdoğan’ın güçlü bir iktidar yakalamasıyla sermaye gruplarının yarısı zaten baştan Erdoğan’ın yanında yer aldılar. Devletten nemalanan ve onun söylemleriyle hareket eden sermayedarlar bir süre direnseler de Erdoğan döneminde bolca beslenip sesleri kısıldı. İlk dönemlerde Erdoğan’a efelenen TÜSİAD’dan son dönemlerde hiç ses seda çıkmaz oldu.
Askeriye: O güne kadar ülkeye ayar verilirken en son, fakat en güçlü unsur askeriye olmuştu. Ama artık Amerikalı abileri kendilerinin arkasında durmuyordu, yeni dostları Erdoğan’la daha uyumlu çalışacaklarını anlamışlardı. Özkök sonrası ordunun şahin kanadı aktive oldu. Ama kimisi dosyalarla susturuldu, kimi FETÖ kumpaslarıyla bertaraf edildi. Eski alışkanlıkla darbe yaparak güçlerini yeniden tesis de edemiyorlardı. Dünyanın egemen güçlerini arkanıza alamazsanız darbe de yapamazsınız. Çünkü darbe demokrasiye, dolayısıyla halka karşı yapılan bir eylemdir. İçeride halk zaten hoşnut değil, bir de küresel güçler siyasi, askeri ve özellikle de ekonomik yaptırmlarla sizi köşeye sıkıştırırsa üç ay sonra halk tepenize biner. Bir bildiri yayınlayabildier ancak. Onu da hükümet ciddiye almadı. Son çare topluca istifa ettiler, bir şey olur sandılar. Bu Erdoğan’ın ve FETÖ’nün işini iyice kolaylaştırdı, boş kadrolara hızlıca atamalar yapıldı ve yeni mevziler kazanıldı. Millete esip gürleyen paşalar arkalarında ABD olmadığında kağıttan kaplana dönüşüvermişlerdi. Ordunun tepesi hala Erdoğan’a tepkiliydi ama ses çıkaramaz hale gelmişlerdi. Alt kadrolar da FETÖ tarafından tamamen ele geçirilmişti.
Kültür Araçları: Kültür araçları ele geçirilmesi en zor alandır. Çünkü günümüz dünyasında, küresel kültür endüstrisinin ağır taarruzu altında gerekli tedbirleri alamazsanız, ülke de sosyoloji de elinizden kayar gider. Bu yazıyı aslında en çok da kültür araçlarının ülkenin geleceğinde ve siyasetinde ne kadar önemli olduğunu vurgulamak adına yazıyorum. Kültür kuşatılması en zor alan. Güçlü bir hazırlık yapılıp onlarca yıla yayılan bir stratejiyle ancak yavaş yavaş ele geçirilebilecek toplumsal bir kurum. Bu Erdoğan’ın vizyonunu aşacak bir iş ve doğal olarak burada ağır bir hezimet yaşıyor. Bu konuyu tekrar ve derinlemesine ele alacağımdan burada kesiyorum.
Rağmen Bey, ABD ve FETÖ’yü arkasına alarak o kadar kısa sürede o kadar önemli mevziler kazandı ki, neredeyse totaliter rejime geçen ülkelerde bile ancak bu kadar hızlı yapabiliyorlar. Evet, evet Erdoğan bütün bunları demokratik ortamda yaptı, her girdiği seçimi kazanarak ve yumuşak siyaset enstrümanlarıyla yapılan bütün operasyonları etkisiz hale getirerek. Dünyanın demokrasi tarihinde bu kadar etkili bir performans olduğunu hiç sanmıyorum.
------------
Bu nasil bir Erdogan nefreti ve onu kücük görme , amcam ve dayilarimda da var bu .
YanıtlaSilAkbil soruşturması hakkında ne düşünüyorsunuz? Doğruysa, başlarda ABD ile yapılan mütteffiklik gibi pragmatist ama (maddi olarak kurulacak partiye kaynak oluşturmak için) pek de kabul edilmeyecek bir adım mı? Yoksa Türkiye siyasetinde adil olmayan şartlar gereği halkın yönetime gelebilmesi için bir mecburiyet mi?
YanıtlaSilOrad bir yolsuzluk var mı bilmiyorum. Hatta yakın bir arkadaşım da o davada yargılanmıştı. Ama Erdoğan'ın siyasetin finansmanı için başından beri hazırlık yaptığını biliyoruz. Sonra iş çığrından çıktı tabi.
Sil