Zeytin Dalı vs Fırat Kalkanı (II)
Düşman
güçlerin karşılaştırılması
PKK’nın Afrin’deki asker sayısı yaklaşık 10.000
civarındaydı. Bu sayı gelecek desteklerle çok daha yukarılara çekilebilir. Oysa
IŞİD kesin olmamakla beraber 1.000-1.500 civarında askerle Fırat Kalkanı
bölgesinde savaşmıştı. Sayılar sizi yanıltmasın ve korkutmasın. IŞİD
teröristleri ile PKK teröristleri arasında ciddi farklar var. IŞİD
mensuplarının büyük çoğunluğu aile bağları olmayan, ülkesinden uzakta savaşan
kişilerden oluşuyordu. Hepsi öldükten sonra cennete gideceğine kuvvetli şekilde
inanan, bu yüzden de ölümden korkmayan gözü kara savaşçılar. O yüzden peynir
ekmek gibi canlı bomba eylemi yapıyorlar. Tüm dünyadan bağımsız takılıyorlar ve
herhangi bir uluslararası savaş hukukunu taktıkları yok. Vahşice adam öldürüp
bunların görüntülerini bölgedeki diğer savaşan unsurlara yollayarak bir korku
imparatorluğu kurmuşlardı. Fırat Kalkanı esnasında alınan köy ve beldeleri
kaybettiğimiz zamanlar oldu. Yöre halkı, IŞİD’in bu köyleri 5-6 kişiyle baskın
yapıp aldıklarını söylemişlerdi. Sınır tanımayan hukukları ve
merhametsizlikleriyle nam salmış bu adamlar baskın yaptıklarında, çoğu amatör
savaşçı olan ÖSO mücahidleri psikolojik dirayetsizlikleri sebebiyle baskın
anında bölgeden uzaklaşıyordu. Musul gibi milyonluk bir şehri bile bu yüreklere
korku salan imajları sayesinde 2.000 kadar adamla gelip bir günde teslim
almışlardı.
Yukarıda saydığım özellikler PKK’da yok. Bir kere büyük
kısmı öldüklerinde cennete gitmeyi hayal etmiyor, inançları zayıf veya yok.
Ölmek yok olmak demek. Hepsinin dünyalık hayalleri, hırsları, aileleri, çoluk
çocukları var. Zaten önemli bir kısmı zorla silah altına alınmış gençler,
zoraki, gönülsüz savaşıyorlar. Sıkıştıkları anda direnip savaşmak yerine teslim
olmayı tercih edecek bir ruh halindeler. Fakat diğer yandan vatan kavramı
birçoğu için bir anlam içeriyor. IŞİD için Halep, Rakka, Felluce, Afganistan veya
Libya farketmiyor. Nereyi alırlarsa orayı vatan belliyorlar. Ama PKK’lı
teröristler bölgeyi kendi toprakları olarak addettiklerinden mevzuyu bir vatan
savunması şeklinde lanse ediyorlar. Kürt milliyetçiliği eşliğinde propagandalar
yaparak savaşçılarını diri tutmaya çalışıyorlar. Bu bir avantaj. Ama yine de
IŞİD’in savaşçı ruhu ortalama olarak PKK’nın çok üstünde.
IŞİD savaşçılarının küçük bir kısmı yıllardır savaşan
tecrübeli bir kadro. Ama çoğunluğunun iyi bir askeri alt yapısı yok. PKK’nın da
eskiden beri savaşan tecrübeli bir savaşçı kadrosu var. Son dönemlerde silah
altına aldıkları gençlere ABD’nin de yardımıyla askeri eğitim verdiler. Belki
profesyonel değiller, ama acemi terörist olarak da nitelendiremeyiz.
Diplomasi Karşılaştırması
Türkiye Fırat Kalkanı’nı tüm dünyanın hedef tahtası haline
gelmiş IŞİD’e karşı yapmıştı. Doğal olarak kimse sesini çıkaramamıştı. Aslında
ABD ve Batı bu harekatın anlamını bal gibi biliyordu. Ama açıktan IŞİD’in
yanında gözükmek ve Türkiye’yi diplomatik olarak sıkıştırmak mümkün olmadı.
Harekata taş koyabilecek tek ülke sınırları içerisindeki bir operasyona meşru müdafaa
hakkıyla itiraz edebilecek olan Rusya güdümündeki Suriye idi. Rusya ikna
edilince Rejim de itiraz edemedi ve TSK meşru bir harekat olarak Fırat Kalkanı’nı
gerçekleştirdi.
Türkiye için Zeytin Dalı Harekatı’nı açıklamak ve meşru bir
zemine oturtmak çok daha zordu. ABD’nin Suriye savaşının başından beri doğrudan
PKK/PYD ile işbirliği ve siyasi hedefleri vardı. Avrupa da sürekli arkalarındaydı.
Rejim ve PKK savaş boyunca üstü örtülü bir ittifak içindeydi. Rusya’nın da PKK
ile teması ve işbirliği bulunuyordu. Kendi topraklarında ve sınırları civarında
PKK’dan rahatsız olan ve göz açtırmayan İran, ne hikmetse Suriye’de PKK’ya hiç
de soğuk bakmıyordu.
Yukarıda saydığımız bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin
Afrin bölgesinde PKK’ya yönelik başlattığı Zeytin Dalı Harekatı’na dünya
kamuoyundan ciddi bir itiraz gelmedi. Belli ki Türkiye dersine iyi çalışmıştı.
En kritik ülke olan Rusya’yı ikna etmek işin büyük bölümünü çözmüş görünüyor.
Afrin bölgesinin karayolu ikmal hattının tek çıkış noktası Rejim bölgesi. Rusya
burada PKK’ya lojistik kolaylıklar sağlasa da, ABD askerlerinin bu kuşatılmış
bölgeye geçişine izin vermedi. Batı devletleri yüksek sesle de itiraz etseler harekata
fiziki bir müdahalede bulunamayacaklarından ılımlı açıklamalar yaptılar.
Harekata Rejim’le olan sıkı ilişkileri münasebetiyle müdahil olabilecek tek
ülke İran’dı. İran’ı da Rusya durdurdu.
Yıllardır PKK’nın hamiliğini yapan Fransa, İngiltere,
Almanya gibi önemli aktörler harekat öncesi yapılan diplomatik ataklarla
yumuşatılmış, ekonomik anlaşmalarla gazları alınmıştı. Fakat unutmamak gerekir
ki Afrin’deki askeri gelişmelere paralel olarak bu ülkelerin tavırlarında
değişiklikler olabilir. Ve ayrıca şunu hatırlatmakta fayda var; Avrupa ve ABD,
Türkiye’nin bir aşama sonra Münbiç bölgesine yapacağı bir harekata, biraz da lojistik
çaresizlikten ses çıkarmadığı Afrin operasyonu kadar sessiz kalmayacaktır.
Askeri ekipman karşılaştırması
Fırat Kalkanı operasyonu durumun aciliyetine binaen, 15
Temmuz darbe girişiminden kısa bir süre sonra gerçekleştirilmek zorunda kalmıştı.
Hava kuvvetlerindeki savaş pilotlarının büyük kısmının FETÖ mensubu olduğu
hepimizin malumu. Hava gücümüzün o dönemde FETÖ’cülerden arındırılmamış olması,
güvenilir pilot sayısının azlığı elimizi kolumuzu oldukça bağlamıştı. FETÖ’nün entrikalarıyla
hava kuvvetlerindeki birçok pilotun erkenden emekli olduğunu biliyoruz. Bu
pilotların bir kısmı tekrardan göreve dönerek önemli bir açığı kapattıklarından,
Zeytin Dalı Harekatı esnasında hava harekatlarımız çok daha güçlü seviyede
gerçekleşiyor.
Son dönemlerde yerli silah üretimine hız verilmesi de, Türkiye’nin
elini güçlendirmiş durumda. Ağır silah tedariği yaptığımız ülkelerin keyfine
göre ambargo uygulanması, bakım-onarım yapmaması, yedek parçada sıkıntı çıkarması
gibi kısıtlayıcı faktörler belirli seviyede aşılmış durumda. Yerli piyade
tüfeği, uçaklardaki yerli yazılım, yerli İHA/SİHA gibi gelişmeler TSK’nın elini
bir nebze olsun rahatlatmış görünüyor.
Diğer taraftan PKK IŞİD’e oranla çok daha güçlü bir askeri
ekipmana sahip. ABD’nin yaptığı binlerce tır dolusu silah yardımı PKK’yı
neredeyse orta ölçekli bir kara ordusu kadar donanımlı hale getirdi. Bölgede
çok uzun süredir bulunduklarından daha oturmuş bir düzenleri var ve savunma
hatları çok daha güçlü tahkim edilmiş durumda.
Sonuç ve Değerlendirme
Yukarıda saydığımız gerekçelerden ötürü Zeytin Dalı Harekatı,
Fırat Kalkanı’na göre birkaç kat zorluk içeriyor. Yani Fırat Kalkanı kadar
hızlı gitmemesi normal. Bana göre iki harekatın zorluk derecesi kıyaslandığında
Zeytin Dalı oldukça hızlı ilerliyor. Etrafımdaki insanların yorumlarında
gördüğüm karamsarlığı doğru bulmuyorum. Yazıyı okudunuz. Bu kadar ekstra
zorlayıcı faktöre rağmen bugüne değin (ilk 20 gün) gelinen noktanın gayet
tatmin edici seviyede olduğunu siz de takdir edersiniz. Ne kendinizin ne
milletin, devletin ne de askerimizin moralini bozacak açıklamalar yapmaktan
kaçınmanız lazım. Sabırla bekleyelim ve mümkün olduğunca maddi ve manevi
desteğimizi esirgemeyelim.
Zeytin Dalı Harekatı'ndaki yaklaşık 20 günde kazanılan toprak Fırat Kalkanı'na göre 5'te bir seviyesinde. |
Savaşın nasıl bir seyir izleyebileceğine dair bir takım
tahminlerle yazımızı sonlandıralım.
İlk 20 günde binden fazla üyesini kaybeden PKK’da moraller
bozuk. Dışarıdan bir müdahale olmadığında savaşı kimin kazanacağını onlar da
gayet iyi biliyor. Kaybedeceğini bile bile savaşmak çok ümit kırıcıdır, savaşma
yeteneklerini zayıflatır. Bu yüzden her mecradan Batılı ağa babalarına
yüklenerek yardım etmelerini istiyorlar. ABD Afrin’i gözden çıkarmış, Münbiç’i
kurtarma derdinde görünüyor. PKK, şartların değişeceğine dair umudunu yitirirse,
ani bir kırılma yaşayıp, bölgeden hızlı bir şekilde çekilerek Münbiç bölgesine
intikal edebilir. Yani savaş bütün şiddetiyle devam ederken birden bitebilir.
Çünkü her ay yaklaşık bin adam kaybetmek katlanılır bir durum değil.
Zeytin Dalı başlamadan önce ve başladıktan sonra olmak üzere
PKK Suriye devletini iki kez bölgeye davet etti. Ama bu davet bölgeyi tamamen devretme
şeklinde değil, birlikte kontrol etme mahiyetindeydi. Rejim bu davete karşılık
vermedi. Bunun iki sebebi olabilir. Birincisi kontrolü tamamen istiyor
olabilirler ve biraz daha bekleyerek PKK’nın iyice yıpranıp bölgeyi terk
etmesini bekliyorlar. İkincisi teklife sıcak bakıyorlar, ama Rusya müsaade
etmiyor. Ben ikinci seçeneğin cari olduğunu düşünüyorum. Çünkü Rejim bölgeye tek
başına gelmez, İran’ı da getirir. İran da ne yapar ne eder PKK’yı pasifize
eder.
Bütün bunlara rağmen Zeytin Dalı Fırat Kalkanı’na göre çok
daha uzun sürebilir. Bu durumda şehit ve yaralı sayımız daha üst seviyede
olabilir. Ülkeye maddi olarak da ağır külfetler yükleyebilir. Dua edelim
çarçabuk bitsin. Ama kendimizi kötü senaryolara hazır tutmamızda fayda var. Biz
klavyenin başında ahkam keserken, sahada savaşın bütün şiddetini hakkel yakin
yaşayan askerlerimize ve ÖSO mücahitlerine şükranlarımızı sunuyorum. Tüm
şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, gazilerimize de şifa niyaz
ediyorum.
-----------------------------------------
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Sitede yayınlanan yazılardan haberdar olmak için lütfen abone olunuz.İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Gayet bilgilendirici olmuş. Elinize kolunuza sağlık
YanıtlaSilPeki sizce bu kadar sivil hassasiyete gerek var mi sihalarla bam bam bam en azindan bir iki noktada yapilsa bu hain pkk kopekleri cesaret edip sivillerin arkasina saklanamaz diye dusunuyorum TSK nin sivillere zarar vermeyecegini bildiklerinden rahat uyuyolardir inlerinde ama en ufak bir tereddut ve korku yasamalari tum hesaplarini alt ust eder.
YanıtlaSilBir savaşta ne kadar hassas olursanız olun sivil kayıplar olur. Ama Rusya'nın, ABD'nin Suriye'nin yaptığı gibi bile bile sivil vuramazsınız. Bu hem insani, hem sosyal ve siyasi olarak yanlış. Türkiye bölgeye barış götürme iddiasında.
SilŞöyle düşünürseniz daha iyi olur. Siz de bölgede yaşıyorsunuz ve PKK ailenizi tehdit ederek aralarına saklanmış. Yine de "bam bam" der miydiniz?
Teşekkürler bilgilendirmeler için..
YanıtlaSil