Kayıtlar

Temmuz, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Seçimin Gizli Kazananı

Resim
Türkiye 24 Haziran’da kritik bir seçime gitti. Seçim sonrası birçok uzman değerlendirme yaptı ve seçimde kimin başarılı, kimin başarısız olduğuna dair yorumlarda bulundu. Seçime tek boyutlu bakarsak kazanan belli. Cumhurbaşkanlığını Tayyip Erdoğan, Meclis seçimini de Ak Parti kazandı. Ama kazın ayağı pek öyle görünmüyor. Siyasetin çok boyutlu analizlere ihtiyacı olduğunu hepimiz biliyoruz. Mesela bir önceki Meclis aritmetiğinde çoğunluğa sahip olan Ak Parti , bu sefer Meclis’te tek başına çoğunluğu sağlayamadığından, çok da seçimin galibi gibi durmuyor . Meclis çoğunluğu için Cumhur İttifakı üzerinden MHP’ye muhtaç hale geldi. Burası önemli. En sonunda seçimin asıl kazananını ilan ederken, bu ittifakın ne manaya geldiğinden hareket edeceğiz. Seçimin kaybedenlerinden başlayalım. Burada parti isminden çok şahıs ismi saymak daha doğru olur. Kemal Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül ve Temel Karamollaoğlu ve Tayyip Erdoğan seçimin kaybedenleri. Gül seçimler başlamadan aldığı tavırl

İnsan Önemlidir

Resim
Sergüzeştçi bir liseli olduğum dönemlerde, amansızca ruhumu kemiren bir girdabın içerisine düşmüştüm. Hemen her gencin yaptığı gibi, içinde bulunduğum arkadaş gruplarının yücelttiği ikonlara ram olmuştum ve bu durum kendime olan saygımı gün be gün soğuruyordu. Bu güçlü rüzgarlar, kırılgan bir yaprak gibi oradan oraya şuursuzca savrduğu benliğimi, bir kene edasıyla kanını emdiği şahsiyetimi çer çöple beraber önüne katarak, sonu hiç de hayırlı görünmeyen karanlık bir dehlize doğru süpürüyordu. Süperegonun asit yağmurları altında erimeye yüz tutmuştum. Bir nevi “ olmak yahut yok olmak ” gibi çetin bir sınavın arifesindeydim. Ya beni hızla içine çeken bataklığın içerisine bırakacak, boğulacak ve yaşar”mış” gibi davranacaktım. Ya da ne yapıp edip kendimi kıyıya atacaktım. Şansım yaver gitmiş, şartlar öyle gelişmiş ve 6 m2’lik küçük bir odada 6 ay boyunca yalnızlığı yaşama şansı yakalamıştım. Georges Mustaki’nin bir şarkısında “Ben yalnızlığımla asla yalnız değilim” dediği gibi, k

Söz Uçar da, Nereye?

Resim
Korkuyordum. Ya yanlış bir şeyler karalarsam ve birileri okuyup, yanlış fikirlerimle zehirlenirlerse diye. Ne de olsa “söz uçar yazı kalır”dı. Vebaline nasıl katlanırdım? Yıllarca uzak durdum yazmaktan. Fakat bir gün sözün gücünü fark ettim ve yazının çok daha masum olduğuna kanaat getirdim. Bir insan fikirlerini karşısındakine beyan ederken ses tonuyla, mimikleriyle, jestleriyle etkili bir sunum yapar. Hele ki ses tonu ve diksiyonu düzgünse, beden dilini iyi kullanıyorsa, bir de konuşmasını kıvamında bir teganni ile bezeyebiliyorsa, kelimeler büyülü bir ahenkle ruhunuzu sarmalar ve siz daha ne olduğunu anlamadan konuşmacı, zihninizin derinliklerine mahir bir mühendis edasıyla kendi tasarladığı fikirler yumağını yerleştiriverir.   Bu yüzden belagat ehli insanlar toplumsal dinamikleri belirlemede sarsıcı etkiye sahiptirler. Eski dostlarımla muhabbet ederken “Bana bir keresinde şöyle demiştin, hiç unutamam”, “Senin bir sözüne uydum, dünyam karardı” veya “O gün senden duydu