Zeytin Dalı vs Fırat Kalkanı (I)
Bu yazıda Türkiye’nin son iki yıl içerisinde Suriye
topraklarında düzenlediği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı askeri harekâtlarının
çok boyutlu karşılaştırmalarını yapacağım. Bu sayede, milletimizin halen devam
etmekte olan Zeytin Dalı Harekâtı’na dair beklenti ve değerlendirmelerini daha
sağlıklı yapmalarına yardımcı olmayı hedefliyorum. Milli duyguları güçlü bir
insan olsam da, objektif bir değerlendirme yapacağımı baştan belirteyim. Hamasete
düşmeden, kendimi ve okuyucularımı kandırmadan olanı ortaya koyma niyetindeyim.
Suriye iç savaşı başladığı günden beri savaşı gün be gün takip ediyorum ve
haber alma kaynaklarımı oldukça geniş yelpazede tutarak meseleyle ilgili nesnel
bir bakış açısı yakalamayı hiç ihmal etmedim. ÖSO, Rus, İran, Rejim, Batı, PKK
ve hatta çok zor olmakla birlikte IŞİD kaynaklarını da izleyerek bugünlere
kadar geldim. Yazıda canınızı acıtacak, moralinizi bozacak şeylerle
karşılaşabilirsiniz baştan söyleyeyim.
Topoğrafik
(Yer Şekilleri) Karşılaştırma
Fırat Kalkanı bölgesi
çoğunlukla geniş düzlük içeren yumuşak zeminli bir arazi. Karasal iklim
özellikleri hasebiyle az yağış alıyor ve ormanlık bölgeler içermiyor. Kızıl
renkli toprağıyla tarım için oldukça münbit bir bölge. Hem iklimi hem arazi
yapısı Kilis- Antep bölgesinin devamı niteliğinde. Düz bir arazide savaşmanın
anlamı ateş görüş sahasının düşmesi. Şayet yüksek tepelere mevzilenirseniz, hem
tüfekle hem de füzeyle gözle görerek ateş edebileceğiniz mesafe ve alanlar bir
hayli genişler. Hatırlarsanız TSK ve ÖSO’nun en zorlandığı ve en çok kayıp
verdiği yer El Bab’ın batısındaki Şeyh Akil Tepesi olmuştu. El Bab’ı çanak gibi
gören bu tepe alınmadan şehirde yapılacak bir operasyonun can maliyeti yüksek
olacaktı. IŞİD bu yüzden bu tepeyi vermemek için tüm gücüyle direndi. Zaten
tepe tamamen kontrol altına alındıktan kısa bir süre sonra El Bab da düştü.
Fırat Kalkanı bölgesinin topoğrafik yapısı |
Şeyh Akil Tepesi ve El Bab |
Afrin’deki arazi
yapısı tamamen farklı. Bölgenin doğusunda Hatay sınırında yüksek rakımlı Amanos
dağları sıralanıyor. Bölgenin kalanı da birkaç küçük düzlük hariç dağ ve
tepelerden oluşan engebeli bir arazi yapısına sahip. Köyler ve kasabaların
büyük bir kısmı bu dağ-tepelerin arasında uzanan vadilerde bulunuyor. Bunun
askeri literatürdeki karşılığı özetle şu; bölgedeki
bir yerleşim yerini ele geçirmenin ön şartı onu çevreleyen yükseltileri kontrol
altına almak. Medyada dolaşan haritalar topolojik olarak önünüze gelmediği
için harekatın yavaş ilerlediğini düşünüyor olabilirsiniz. Oysa Doğu Anadolu’da
bol miktarda savaş tecrübesi olan TSK, doğru bir tercihle öncelikle yerleşim
alanlarına hakim tepeleri kontrol altına almayı hedefliyor. Tepeler alındıktan
sonra vadideki köyler kolayca ele geçiriliyor. Ama güçlü bir şekilde tahkim
edilmiş dağ ve tepeleri almak çok zor operasyonlar içeriyor. Siz ele geçirilen
köylere, kasabalara odaklanıp mutlu olurken benim gibi asker eskileri kontrol
altına alınan stratejik tepe ve dağlara bakıp keyif alıyor.
Zeytin Dalı bölgesi topoğrafik harita |
Diğer yandan bu dağların bir kısmında ormanlık alanlar
mevcut. Ayrıca bölgenin yağış grafiği Fırat Kalkanı bölgesine göre daha güçlü.
Yükselti sebebiyle özellikle kış döneminde yer yer sis de gözlemleniyor. Yeri
gelmişken halk arasında sis denilen şeyin aslında yaşam alanlarının arasına
alçalan bulutlar olduğunu da belirtelim. Yani uzaktan bakan bulut, içinden
bakan sis diye adlandırıyor. Ormanlık arazi ve sisin karada çarpışan iki taraf
için de eşit oranda avantaj ve dezavantajları olur. Sızma harekâtları, baskın
ve sabotaj için fırsat verir. PKK’nın asimetrik savaş teknikleri kullanması ve
can kaybı durumunda Türkiye gibi başı ağrımadığından sis ve orman PKK’nın elini
bir nebze güçlendiriyor. Ayrıca Türkiye’nin operasyonda hava gücü kullanıyor
olmasından dolayı havadan görüş alanlarını kapatan yoğun bulutlu hava şartları
ve gizlenme fırsatı veren ormanlar yine PKK adına avantaja dönüşüyor.
Şu anda PKK’nın elinde olan ve Tel Rıfat kasabasını da içine
alan bölgenin batısı coğrafi olarak Fırat Kalkanı bölgesinin doğal uzantısı ve
haliyle yukarıda bahsettiğimiz özellikler mucibince Afrin bölgesinden farklı. Afrin’in batısındaki savaş da kendi
şartlarına göre olacak.
Özetleyecek olursak Afrin’in
arazi ve iklim şartları Fırat Kalkanı bölgesine oranla çok daha zorlu ve
Zeytin Dalı harekâtının önündeki önemli handikaplardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
Sadece sıcak savaş açısından değil, lojistik destek anlamında da sıkıntıları
olduğunu da ekleyelim. Askerler gayet iyi bilir ki, savaşta geri hizmetler,
yani lojistik destek en az cephe savaşları kadar önem arz eder.
Yükseltilerin savaştaki önemini algılamak için birkaç örnek verelim.
PKK'nın Azez ve Kilis'i top atışına tuttuğu Burseya Dağı alındı. Ertesi gün Kastel Cundo kasabası düştü. |
Yine Kilis sınırındaki Dikmetaş köyünü almak için önce Sarkaya tepesi'ni almak gerekti. Öğlen Sarkaya Tepesi alındı, ikindide Dikmetaş düştü. |
Bülbül kasabasını almak için de birkaç aşamalı harekatla önce çevre dağ ve tepeler ele geçirildi. |
Güney cephesinde henüz hareketlilik yok. Çünkü vadinin kuzeyindeki hakim tepelerde PKK topçusu mevcut. Muhtemel harekat planı oklardaki numaraların sırasıyla olacak. |
Afrin'in batısındaki Raco kasbası da muhtemelen çevre tepelerin kontrolü ele alındıktan sonra alınacak. |
Tankımızın vurulması sonucu 5 şehit verdiğimiz PKK saldırısı Şeyh Horoz'da karşı tepeden yapılmıştı. Tepelerin önemi açısından acı bir tecrübe oldu. |
Demografik
yapı
Fırat Kalkanı bölgesi çoğunlukla Araplardan oluşuyor. Bölgede
Türkmen ve Kürt köyleri de mevcut. Ancak bunların genel nüfusa oranı %20’yi
geçmez. Arapların tamamının Türkiye’ye yaklaşımı olumlu. Bölgeyi ziyaret
ettiğimde “Türkiye bizi topraklarına katsın” diyenler olmuştu. Tabi bunları
baskıcı Rejim ve IŞİD yönetiminden ve savaştan yılmış insanlar olarak
söylüyorlar. Normal şartlar altında fikirleri ne olur, kestirmek zor. Bölge
halkı fazlasıyla dindar. Ama IŞİD’den de müştekiydiler. Yani Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekatı’nın halkta ciddi bir karşılığı
vardı. Bölgenin toplam nüfusu savaş göçleri nedeniyle 1 milyonun üzerinde,
ama normal şartlarda yaklaşık 400-500 bin kadar bir nüfusa sahip.
Zeytin Dalı Harekatı’nın gerçekleştiği bölgenin demografik
yapısını iki ayrı bölümde değerlendirmek gerekiyor. Afrin’in doğusunda, Azez’in
güneyinde yer alan, içinde Tel Rıfat’ı da barındıran bölge, daha önce
belirttiğimiz gibi coğrafi olarak Fırat Kalkanı bölgesinin bir uzantısı olduğu
gibi, sosyolojik olarak da benzer özellikler gösteriyor. Yani büyük çoğunluğu
Arap. Gerçi bölge PKK tarafından ele geçirildiğinde halkın büyük kısmı muhtemel
bir katliam korkusuyla bölgeyi terk etti. Sadece köylerde az miktarda insan
bulunuyor. Mesela bölgenin en büyük yerleşim yeri Tel Rıfat’taki tüm Arap ve
Türkmenler kaçmış durumda.
Afrin’in diğer dağlık bölümünde demografik yapı farklı. Nüfusun
yarısını Kürtler, kalanını da Arap ve Türkmenler oluşturuyor. Savaş sebebiyle
nüfuslar şişkin olsa da normal nüfus toplamda 300 bin civarındaydı. PKK’nın
Marksist siyasi görüşü ve ateizm merkezli din algısı bölge halkının dokusuyla
çelişiyor. Sadece Kürtlerin belli bir kısmında etnik kökenli bir karşılığı var,
dindar Kürtler arasında PKK’ya mesafeli duran ve hatta karşı cephede yer alan
hatırı sayılır oranda bir nüfus var. PKK’nın gençleri zorla silah altına alarak
halka zulüm ettiğini de biliyoruz. Demografik yapının hem istihbarat açısından,
hem de meşruiyet açısından önemi bulunuyor. Zeytin Dalı’na bölge halkının desteği Fırat Kalkanı’ndaki kadar güçlü
değilse de halkın çoğunluğu Türkiye’yi PKK’ya tercih eder.
Zamanlama
Fırat Kalkanı Harekatı olması gereken zamandan çok sonra
gerçekleşti. Türkiye bölgede hızla mesafe kaydeden PKK’yı durdurabilmek için harekat
planları yapmaya başlamıştı. Rus uçağının düşürülmesiyle gerilen Türk-Rus
ilişkileri yüzünden Türkiye Suriye içerisinde bir operasyon yapma fırsatı
bulamadı. PKK’nın doğuda Münbiç, batıda da Tel Rıfat’ı almasıyla kurmayı
planladığı koridor devlet hayaline ramak kalması Türkiye’yi harekete geçirdi.
Birçok bedel ödeyerek Rusya’yla masaya oturuldu ve Fırat Kalkanı için hava
sahası kullanımı ve kara harekatı için izin koparıldı.
Zeytin Dalı harekatı
ise planlanandan erken gerçekleşiyor. Hava şartları göz önüne alınarak
bahar sonu ve belki Ramazan’dan sonra planlanan harekat, PKK’nın IŞİD’le işini
çabuk bitirmesi, kısa bir süre sonra militanların Türkiye sınırına dönecek
olması, PKK’nın ABD’den bol miktarda silah ve lojistik yardım alması sebebiyle
erkene alındı. Ayrıca ABD’nin verdiği iş makineleri ve Batılı mühendislerin
danışmanlığında mevziler tahkim edilerek kuvvetlendirilmeye başlandı. Savunma
tahkimatının tamamlanmasına fırsat vermemek adına operasyonun öne çekilmiş
olması muhtemel. Biliyorsunuz Fırat Kalkanı esnasında PKK ABD’yi Türkiye’yi
durdurma konusunda uyarmış, durdurmazsa Rakka operasyonunu yarım bırakarak
Münbiç’i savunmak için geri dönmekle tehdit etmişti. Bunun üzerine de ABD
Münbiç bölgesini korumak adına özel kuvvetlere bağlı askerlerini bölgeye
yerleştirmişti.
İkinci bölümde harekatların askeri ve diplomatik farklılıklarını karşılaştıracağız.
Yazının ikinci bölümü için lütfen tıklayınız.
Yazının ikinci bölümü için lütfen tıklayınız.
-----------------------------------------
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Sitede yayınlanan yazılardan haberdar olmak için lütfen abone olunuz.İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız küfür, hakaret vs içermediği müddetçe, en sert eleştirileri dahi içerse yayınlanacaktır.