Seçim Sonuçlarının Tahlili (8)

Şimdi önümüzde ilginç bir soru var: Erdoğan’ın oyu nasıl oldu da 6 ayda yaklaşık 10 puan arttı? Bu soruyu cevaplarken Türkiye’nin siyasi ve sosyolojik hayatında pek çok kırılmayı da gözlemlemiş olacağız.

Erdoğan ekonomik krizden dolayı kendisinden soğumuş olan kitleyi kendisine tekrardan ısıtmak için ekonomik alanda muslukları açtı. Bunlarla biraz toparlayıp 41-42 oy bandına ulaştı. Belki oy oranını fazla yükseltememişti, ama kendisinden soğumuş ve kesinlikle karşısına çıkacak adaya oy vermeyi planlayan birçok insanın içindeki o kesinlik duygusunu biraz hırpalamıştı.

Erdoğan sosyal hayatımızda yeterince devrim gerçekleştirmişti. Öyle ki, kendisine bu konuda söylenmeye devam eden ve halk arasında “azgın azınlık” olarak tabir edilen kitle hariç kimsenin ciddi bir şikayeti yoktu. Onların derdi, kendilerinin Türkiye’yi istedikleri gibi ellerinde oynatma salahiyetlerinin ellerinden alınmış olmasıydı. Zannediyorlar ki, Erdoğan gidince eski postlarına oturacaklar. O trenin kaçtığından haberleri yok. Erdoğan’ın sosyal alanda ne kadar önemli işler başardığını “Bir Devrimin Anatomisi” başlıklı yazımda ele almıştım. Erdoğan’ın siyaset ve ekonomideki iş tutuşunu kıyasıya eleştirsem de, sosyal alandaki devrimlerini anlattığım bu yazıdaki her şeyin hala arkasında duruyorum. Sadece devrimlerinin kalıcılığını yasal güvencelere bağlayamadığı için kendisini eleştirebilirim.

Erdoğan seçim boyunca sosyal hayata dair yeni bir açılım veya düzenlemeyle oy toplamaya çalışmadı. Tamamen ekonomik rüşvetlerle meseleyi toparlaması gerektiğini biliyordu. Milletin iktisadi hayatta yaşadığı zorluklar öylesine büyüktü ki, Erdoğan yedek akçeleri bile piyasaya sürmek zorunda kalıyordu.

Kılıçdaroğlu’nun aday olması bir grup insanın arafta kalmasına sebep olmuştu. Bir tarafta bütçesine kış ayazı yaşatmış Erdoğan, diğer tarafta PKK’ya göz kırpan Kılıçdaroğlu. Erdoğan oy oranını fazla arttıramamıştı, ama karşı cepheye gitmesi muhtemel oylar da azalmıştı. Yani kendisinden eksilmiş ve bir süredir karşı cepheye yamanmış oylar karşıdan da kopmuş, arada bir yerde bekler olmuştu.

Ülkemizde safını çok önceden belirlemiş %80’lik bir kitle bulunur. %20 ise mevcut duruma göre kararını değiştirebilir, yenileyebilir, dolayısıyla seçimin nasıl sonuçlanacağında karar vericidir. Bu seçimlerde, özellikle de CB seçimlerinde mevzubahis kitlenin oranı bir hayli büyüdü. Seçime günler kalana kadar da çok azalmadı.

Sonuçları ne olursa olsun kaybedeceğimiz bir seçimdi. Eğitimli-eğitimsiz, genç-yaşlı, zengin-fakir, köylü-şehirli çok sayıda insandan aldığım geri dönüşlerde arafta bedbin bekleyişi gördüm. Bu durumu biraz da öfkeden burada yazamayacağım şekillerde tarif ettiler. En hafifini söyleyeyim, diğerlerini siz çıkarsayın; kolera mı, veba mı?

Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliği oylarına negatif olarak maksimum %1 etki etmiştir. İnsanları Erdoğan öfkesine rağmen Kılıçdaroğlu’na oy vermekten beri tutan asıl gerekçe vatanın elden gideceği korkusuydu. İktidar kanadı bu korkuyu başarıyla işledi ve son birkaç günde milyonlarca insan araftan Erdoğan’a doğru kaydı. 

Seçim sonuçlarının beklenmedik bir şekilde Erdoğan’ın açık ara üstünlüğüyle bitmesi bir yönüyle çok umut verici bir gelişmedir. İnsanımızın vatan sevdasının, Erdoğan’a mahsus pek çok olumsuz yüklemeye rağmen tercih edilmesiyle, derinlerde bir yerde hala diri olduğunun göstergesidir. Bu mesaj, aynı zamanda Türkiye üzerinde operasyona niyetlenen başta ABD olmak üzere tüm süper güçlerin siyaset üzerinden bir sonuç elde etme umutlarını da kırmıştır.

Bütün bunları olumlayan bendenizin neden Erdoğan’a oy vermediğimi, hatta bu sonucun kötünün kötüsü olduğunu düşündüğümü çelişik kılmaz. Ben aynı yerdeyim. Erdoğan’ın seçilmesi, şayet aynı düzende gideceksek, uzun vadede daha zararlı bir neticedir.

Birinci turun sonuçlarında, tekrarlanan İstanbul belediye başkanlığı seçimlerine ve fakat ters istikamette benzer sonuçlar görüyoruz. Hatırlarsanız o seçimlerde yüz binlerce insan hayatlarında ilk kez CHP’ye oy vermişti. Bu seçimlerde de hayatı boyunca Erdoğan’a hiç oy vermemiş yüz binlerce insan Erdoğan’a oy verdi. Erdoğancı genç kitlenin haricinde, Erdoğan’dan hazzetmeyen yeni seçmen kitlesinden de birçok genç Erdoğan’a oy vermiş bulundular. O kadar açılıma rağmen Erdoğan’a pas vermeyen Alevilerden de milliyetçi reflekse sahip bir kesimden Erdoğan’a belki de siyasi yaşamındaki en büyük oy oranının çıktığını tahmin ediyorum. “Atatürk’ün kurduğu partiyi kaybettik, bari Atatürk’ün kurduğu ülkeyi kaybetmeyelim” diyen çok sayıda Kemalist’in bile Erdoğan’a yönelmesinden anlıyoruz ki, bu seçimi Erdoğan kazanmamıştır. Seçimi muhalefet kendi aptallıklarıyla kaybetmiştir. Ne demiştik? İyi olan kazanmayacak, daha kötü olan kaybedecek. Siyaseten daha kötü olan kaybetti. Ülke için daha kötü olansa kazandı.

Çok anormal gelişmeler olmazsa Erdoğan’ın ikinci turda rahatlıkla kazanacağını düşünüyorum. Sonraki bölümde bu öngörümü baz alarak seçimleri kazanmış Erdoğan üzerine mülahazalarımı sunacağım.

Yorumlar