Seçim Sonuçlarının Tahlili (4)

Seçim sonuçlarını tahlil ederken kaset komplolarına bir bölüm ayırmam bazılarına garip gelmiş olabilir. Ama 14 Mayıs seçimleri de dahil 85 milyon insanın kaderinin üç beş kişinin uçkuru üzerinden dizayn edilmeye çalışılması ya da edilmesi yeterince dehşetli bir durum değil midir? Bu aradan sonra analizlerimize devam edelim.

İktidar kanadı imajı fazlasıyla yıpranmış Erdoğan’la seçimlere girme kararını çok önceden aldığı halde, muhalif cephede bir türlü adaylar belirlenememişti. Hepsinde ortak bir özgüvensizlik hali hakimdi. Herkes tek başına Erdoğan’ı deviremeyeceğini düşündüğünden, birlikte geniş bir koalisyon kurup tek adayla seçimlere girmeye odaklanmıştı. Ya da daha doğru bir değerlendirme yapacak olursak, CHP tarafından böyle bir algı yaratılmış, bu algı sayesinde ana muhalefet olarak o tek adayın kendilerinden olması veya ortak aday belirleme sürecinde kendilerinin dominant unsur olması cari kılınmıştı. Bütün bu siyasi hamleler son dönemde oyları ve etkisi iyice artmış olan İyi Parti’nin belirleyici kurum olmasını engellemek adınaydı.

Bu stratejinin uzantısı olarak ufantı hüvviyetinde dört merkez sağ partisi 6’lı masada kendine yer bulmuştu. Yer bulmak ne kelime, herkese eşit oy hakkı verilmiş, bir hiyerarşi olmasın diye toplantılar yuvarlak masada yapılır olmuştu. Bunda Ahmet Davutoğlu’nun egemenlik şehvetinin etkisi de olmuştu tabii. İlk bakıldığında fazlasıyla aptalca bir kurguydu. O dönem için yaklaşık %25 ve %15 oyu olan iki parti liderinin söz hakkı, toplam oyu %1 etmeyen dört partiden daha azdı. Ama böylelikle diğer 4 partiyi bol kepçeden verdiği rüşvetlerle teslim alan CHP, kendi adayını kabullendirirken İyi Parti’yi mızıkçı konumuna düşürecekti.

CHP’nin pişirdiği aday Kılıçdaroğlu fazlasıyla tartışmalı bir isimdi. Halkta hiçbir karşılığı yoktu. Akşener’in masadan kalkıp tekrar oturtulmasıyla Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile alakalı tabandan gelen yoğun itirazlar da bir anda rafa kaldırılmış oldu.

CHP’de adayını seçtirebilmek adına HDP oylarına duçar olduğu algısı vardı, ya da tersten okursak böyle bir algı inşa edilmişti. Her şey yoluna konulmuş gibi dururken önemli bir baş ağrısı peyda oldu: Muharrem İnce.

CHP adayının zayıf olduğunun farkındaydı, HDP’nin sakıncalı bir partner olduğunun da farkındaydı. Ama tek adayda birleşildiğinde seçmen mecburen muhalefetin adayına verecekti. İnce’nin yeterince imza toplayıp aday olması çok can sıkıcı bir gelişmeydi. CHP’nin hem adayından hem gizli ortağından rahatsız olan kitleye nefes alabilecekleri bir kapı açılmıştı. CHP’nin bu senaryoya da hazırlıklı olduğunu gördük. Muharrem İnce’nin kadınlara zafiyeti bir sır değil. Daha önceden hazırlanmış bir yemle zokayı yutan İnce’yi sersemletmek çok zor olamadı. Boşuna kaset siyaseti üzerine o kadar analiz yapmadık. Bir ara oyları %10’ları zorlayan İnce yolsuzluk ve kaset operasyonlarıyla pespaye bir imaja büründü ve hızla eridi. Hem daha fazla rezil olmamak, hem de kuyruğu dik tutmak adına “CHP’nin bahanesi kalmasın” diyerek adaylıktan çekildi.

Seçim Senaryoları başlığı altında yazdığım diziden bazı alıntılar yaparak devam edeceğim. Yazıya şöyle başlamıştım:

"Yazılarımı takip eden birçok arkadaşım seçim sonuçlarıyla ilgili tahminlerimi sordular. Hepsine aynı cevabı verdim: İlk kez bir seçimden önce toplumun nabzını tutmayı beceremiyorum."

Sonraki bölümde şunları belirttim:

"Kılıçdaroğlu'nun aday olmasından sonra HDP aday çıkarmaktan vazgeçti. Böylelikle herkesin malumu olan Kılıçdaroğlu-HDP iltisakı resmiyet kazanmış oldu. Bu seçimde muhalefetin yaptığı en büyük hata bence bu oldu. Yarın Kılıçdaroğlu seçimi kazanamazsa en çok HDP ve dolaylı olarak PKK ile olan işbirliğinin ifşa olmasından dolayı kazanamayacak. Göreceksiniz Ak Parti en çok buradan yürüyecek CHP'nin üzerine... Şimdi artık Kılıçdaroğlunun ikna etmesi gereken iki kitle var; Alevi alerjisi olan sünni kitle ve PKK alerjisi olan milliyetçi kitle. Elindeki tek koz da bu insanların aynı zamanda Erdoğan alerjisi taşımaları. Yani seçimin kaderini, Erdoğan nefretinin milliyetçi ve mezhepçi reflekse galebe çalıp çalmaması belirleyecek."

Seçimlere iki gün kala da aynı seride şunları kaleme almıştım:

"Kılıçdaroğlu belki finişe çok yakın ve hatta zafere uzandı, belki İnce'den gelecek oylarla ilk turda kazanacak durumda. Ama yine de son güne dek bazı şeyler değişebilir.... Kılıçdaroğlu'nun üstünlüğünü görünmrern birkaç faktör değiştirebilir. Anketleri düzenleyenler yurt dışından bilgi almıyorlar. Hakeza asker ve polislerden de anket bilgisi almıyorlar. Bu iki kitlede de Erdoğan önde. Bu Kılıçdaroğlu'nun oy oranını biraz düşürebilir. İkinci olarak muhalefetin ağır mahalle baskısından dolayı Kılıçdaroğlu saflarında bulunan (görünen) ama aslında Erdoğan'a vermeyi düşünen insanlar var. Üçüncü olarak son kertede oy atmaya giderken milliyetçi duygularının vicdanlarına baskı yapmasıyla Kılıçdaroğlu'na oy vermeye eli varmayacaklar olabilir.... Yukarıda saydığım faktörlerin ne oranda etkili olacağını kestiremiyorum. O yüzden de bir tahminde bulunamıyorum."

Ben bu seçimin sonuçlarını tahmin etmenin çok zor olduğunu söyleyerek doğru olanı yaptım. Seçim sonuçları açıklandığında bir tarafta sükutu hayal, diğer tarafta da endişeden sevince evrilen duygu boşalması eşliğinde şaşkınlık hakimdi.

İnce-Oğan ikilisinin %5-6 alacağı da kısmen belliydi. İçerden aldığım haberlerden biliyorum ki Erdoğan cephesi %43-44 olan oy oranlarını %45-46’ya çekebilmenin derdindeydi. Böylece seçimi ikinci tura taşıyacaklardı. Sonrası Allah Kerim’di. Hoş Erdoğan’ın elindeki tüm mermileri birinci tur için tüketmişti, ama yine de şapkadan tavşan çıkarabileceği umudu vardı.

Kılıçdaroğlu cephesi de seçimin ilk turunda önde olduklarından emindiler, “acaba işi ilk turda bitirebilir miyiz” derdine düşmüşlerdi.

Yani aslında seçim sonuçlarını tahmin etme cüretinde bulunan herkes yanılmıştı. Sadece Erdoğan adına algı üretebilmek için Erdoğan’ın oylarını köpürterek gösteren birkaç anket firması doğru sonucu tahmin etmiş oldu. İspat edemem, ama yemin edebilirim, o anket firmaları da kendi anket sonuçlarına inanmıyorlardı. İşte böylesine enteresan bir seçim yaşadık.

----------------------

Free counters!

Yorumlar

  1. Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı dizisi olmuş, ikinci turda muhalefetin şansı nedir veya kimi ikna etse seçim sonuçlarını lehine değiştirebilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle bir ihtimal kalmadı. Yazacağım inşallah.

      Sil

Yorum Gönder

Yorumlarınız küfür, hakaret vs içermediği müddetçe, en sert eleştirileri dahi içerse yayınlanacaktır.