Seçim Sonuçlarının Tahlili (10)

Doğrudan mı Dolaylı mı?

Bir önceki bölümde halkımızın milli reflekslerle, ülke parçalanmasın, düzen bozulmasın diye bağrına taş basarak Erdoğan’a oy vermesinden mutlu olduğumu yazdım. Sokaktaki insanlar doğrudan Batı’nın emellerini fark ederek milli hassasiyet göstermelerine elbette alkış tutuyorum. Fakat gelin görün ki…

Bundan sonra yapacağım açıklamaları ego, kibir veya enaniyete yorabilirsiniz. 45 yıldır siyaseti takip ediyorum. Artık yeteri kadar tecrübem var. Şunu gördüm ki siyasette ilk anda önünüze sunulan resimler çoğunlukla yalan, bir süre sonra buhar olup uçuyor ve arkadaki gerçek resimle yüzleşiyorsunuz. Tıpkı ekonomide yaşadığımız Lale Devri’nin, şu anda fitil fitil burnumuzdan gelmesi gibi. Tıpkı Kıbrıs’da bir dönem çözüm diye yutturulan birleşme projesinin aslında Kıbrıs’ı AB’ye teslim etmek anlamına gelmesi gibi. Tıpkı BOP başkanı olmakla hava atanların şimdilerde BOP’u eleştirmesi gibi.

Bir şeyin doğrudan ya da dolaylı olması arasında dramatik farklar var. Mesela Akbil otomatına 10 TL kaptıran bir şahıs makineyi hırpalayacak kadar sarsar, sonra güvenliğe gider mevzuyu açıklayarak parasını geri almaya çalışır. Ya da bir başkası bahçesinden zerdali çalan çocuğu sopayla kovalayabilir. Bir kişi cebinizden 1 TL bile çalmaya kalkışsa, çılgına dönebilirsiniz. Bu misaller uzar gider…

Aynı insanlar verdikleri vergilerin yarısı çalındığında hiç ses çıkarmıyorlar. Oysa 10 TL’sini kurtarmak için mücadele eden şahsın belki de bir yılda 100 bin TL’si iç ediliyor. Milyar dolarlık yolsuzluk açıklanıyor, ortada tık yok. Hatta muhalifler bile öylesine dillendiriyorlar.

Kılıçdaroğlu ve Erdoğan meselesini de aynı şekilde değerlendiriyorum. Kılıçdaroğlu’nun başkan olması durumunda ülkeye doğrudan ve kasten zarar vereceğini biliyoruz, aynı şekilde milletimiz de böyle algıladı ve kendisine itibar etmedi. Erdoğan CB olunca Kılıçdaroğlu’nun ülkeye verdiği zararların benzerini ve hatta daha fazlasını kötü niyetinden değil ama, cahilliğini dayatmasından ötürü dolaylı olarak verecek. İşin kötüsü, insanlar Erdoğan’ın iyi niyetini bildiğinden bu yanlışlara ve zararlara ses de çıkarmayacaklar. İşte ben sokaktaki insanlardan farklı olarak bunu görüyorum ve Erdoğan’ın seçim kazanmasından gayet hoşnutsuzum. Bir ihtimal daha var…

Yeni Dönem, Eski Kafa Tehlikesi

Erdoğan’ın son döneminde etrafını sarmış olan çakallar iyice azacak. İstese de bunları bertaraf edemez, etle tırnak olmuş durumdalar. Onlarla ilgili umudum hiç yok. Ama bir başka umudum ve büyük bir korkum var.

Erdoğan bir daha seçime girmeyeceğinden artık milletin gönlünü yapmak gibi bir derdi yok. Bunun şöyle bir sonucu olabilir. Artık günü kurtaracak popülist hamleler yapan bir siyasetçi gibi değil, uzun vadeli planlar yapan bir devlet adamı gibi davranabilir. Evet, umudum bu ama zayıf bir ihtimal. Aynı gerekçeyle iyice başına buyruk hale gelebilir, kendi fantezilerini ülkeye daha da yoğun dayatabilir, korkum da bu. Bu dayatmaların bir kısmı hayırlı sonuçlara da vesile olabilir. Ama özellikle ekonomideki dayatmaları devam ederse bombayı ülkenin kalbine koyar.

Erdoğan’a kısa bir notum var. Bu notu kendisine iletebilecek bir babayiğit var mıdır etrafında bilemiyorum. Yazılarımı okuyanlar arasında kendisine yakın çok sayıda insan var. Belki biri iletir diye bir umut, notumu düşeyim. Sokaktaki bir vatandaşın böyle bir notu var dese kafi.

“Sayın Cumhurbaşkanım, bu son döneminiz. Allah aşkına sizden rica ediyorum. Lütfen bilmediğiniz işlerde ahkam kesmeyin. Ve yine lütfen etrafınıza yeni ve temiz insanlar ekleyin. Etrafınızdakileri uzaklaştıramayacağınızın farkındayım, ama en azından bu yeni ve temiz adamlarla kötülüğü seyreltin. Bu nitelikleri haiz binlerce donanımlı insan var. Ekibinizle beraber yolsuzluk, kibir, görevi kötüye kullanma, hukuksuzluk ve fuhuş konusunda ayyuka çıkmış ayıplarla, dindar insanları yeterince mahcup ettiniz. Lütfen şu dönemde bari, bu imajı biraz olsun düzeltin. Etrafınızdaki dalkavukların sizi övmesine aldanmayın. Dalkavuk hak etmediği bir şeyi elde etmeye çalışan kişidir.

Ölüm var, hesap günü var.

Ayrıca senden büyük Allah var…”

Daha önce de belirttiğim gibi, bu seçim sonuçları ne olursa olsun kötü bir seçimdi. Adeta yem olması kesinleşmiş bir tavuğa "tilki, yılan, çakal ve kurt  dörtlüsünden hangisine yem olmak istersin" sorulması türünden önümüze seçenekler sunuldu.

Yazı dizimi sansasyonel bir iddiayla bitireyim: İçimden çok güçlü bir his Akşener’in Erdoğan’a oy verdiğini söylüyor. Çok, ama çok güçlü bir his…

---

Not: Sürekli bana mesaj atıp yeni yazın hala niye çıkmadı diye sıkıştıran okur ve dostlarıma da şu notu bırakayım. Ben gazeteci değilim, bu işten para kazanmıyorum. Bunca uğraşı sonucunda ufak da olsa bir toplumsal netice de alamadım. Artık çok hayati bir mesele olmadıkça güncel siyaset üzerine yazmayacağım. Başka konularda yazmak daha efektif olacak. Hiç olmazsa o yazılar kalıcı olur.  Selametle kalın.

----------------------

Yorumlar

  1. Siyaset yazmayı bırakamazsın!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Niyeymiş o? Sadece olağanüstü bir şey olursa yazabilirim.

      Sil
  2. yazılarınızı yeni keşfetmiş biri olarak gündem hakkındaki yorumlarınızı ufuk açıcı buluyorum. güncel siyaset hakkındaki yazılarınızın da devam etmesini dilerim

    YanıtlaSil
  3. bir kürt olarak fikirlerinizi merak ediyorum, siyasi gündeme ilişkin yazılarınızın devamını bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kürt olmanızı neden belirttiniz ? Konuyla bağı nedir ?

      Sil

Yorum Gönder

Yorumlarınız küfür, hakaret vs içermediği müddetçe, en sert eleştirileri dahi içerse yayınlanacaktır.