Seçim Sonuçlarının Tahlili (9)

Evet, adam kazandı. Ya da daha doğru bir deyişle Pirom kaybetti.  Erdoğan ülkeyi geçtiğimiz beş senedeki tarzıyla yönetecekse vay halimize.

Kulislerden aldığım bilgiye göre Erdoğan tekrar CB olduktan bir süre sonra Ak Parti genel başkanlığını bırakmayı planlıyor. Kalan 4-4,5 seneyi sadece CBlığı yaparak tamamlayacak. Bu Ak Parti’ye hiç karışmayacağı anlamına gelmiyor. Ama parti başkanı olarak deruhte ettiği pek çok görevden azad olmuş olacak. Buna mukabil devlet işlerine daha fazla vakit ayırma fırsatını yakalayacak.

Erdoğan’ın sağlık durumu beş seneyi çıkarabilir mi bilmiyorum. Eskisi kadar hareketli olamayacağı kesin. Yine de elden ayaktan düşmezse devleti rahatlıkla yönetir. Beden sağlığından daha önemlisi duygu ve psikolojik modunda değişmeler yaşayıp yaşamayacağı.

Şu anda ülke ekonomisi patlamaya hazır bir volkan gibi. Daha şimdiden fokurdamaya ve dumanlar tütmeye başladı. İş dünyasında olanlar ne dediğimi gayet iyi anladılar. Seçimlerden sonra volkan patlayacak. Erdoğan’ın kucağına devasa bir ekonomik enkaz düşecek. Doğrudan kendisinin sebebiyet verdiği bu enkazı kaldırmak için yine eski kafa, bildiğim bildik, dediğim dedik devam ederse en fazla iki yıl sonra insanlar sokaklara dökülür. Ha, ceberrut yöntemlerle insanları sindirebilirler, ama bu türden uygulamalar ekonomiyi ve ülkeyi daha da zora sokmaktan bir işe yaramaz. Denizin bittiği yerdeyiz. Her şeyi doğru yapsak belimizi toparlamamız beş yıl sürer. Şimdiki gibi devam edersek gelecekteki çeyrek yüzyılı berhava etmiş olacağız.

Erdoğan, tek dinamiği “faizi tekhaneli sayılarda” tutmak olan bütün zamanların en dahiyane (!) ekonomik modeliyle, yanında en fazla Nebati ve Kavcıoğlu gibi tiplere yer bulabilir. Erdoğan muhalifi ya da taraftarı, ekonomiden biraz anlayan herkes rezil bir ekonomi yönetimi olduğunu kabul ediyor. Buna rağmen Erdoğan’a oy veren arkadaşlarıma soruyorum, “Peki ne olacak bu işin sonu?” diye. Öyle komik cevaplar veriyorlar ki. Bakalım mı cevaplara?

Boğaziçi Ün. Uluslararası İlişkiler mezunu bir arkadaşım, özetle “Reis nasıl koydu ama, faizi üçüncü kez düşürdü, ama döviz yükselmedi” diye mesaj atmış. Bu adam en az 2 tane doğrudan, 3-4 tane de ilişkili ekonomi dersi almıştır. Politika faizinin ne olduğuna dair hiçbir fikri yok. Politika faizi ekonomik istikrarı sağlayabilmek adına döviz, borsa, sermaye, enflasyon gibi pek çok parametreyi regüle etmek için kullanılan bir araçtır. Tabii bu normal ekonomide. Şöyle düşünün. Kaldıraca bir ip bağlamışsınız, Kaldıracı yukarı çekmek istediğinizde ipi havaya, aşağı çekmek istediğinizde yere doğru çekersiniz. İşte Türkiye’de o ip iki senedir kopmuş vaziyette, yani politika faizini sıfıra da indirsen çok fark etmeyecek aslında. Arkadaşın piyasa faizinin ne olduğundan haberi yok tabii ki. Ayrıca o döviz kurları yükselmesin diye milletin on milyarlarca dolar dövizinin heba edildiğini de bilmiyor.

Başka biri de şöyle yorum yaptı: “Evet, ekonomi çok sıkışık. Ama İstanbul’da Finans Merkezi kuruldu. Arap sermayesi de gidecek yer arıyor, İFM 300-350 milyar dolar sermaye getirecektir Türkiye’ye.” On beş yirmi sükseli bina yapınca ekonominin düzeleceğini uman bir Boğaziçili daha. Sermaye gayet zekidir, nereye gideceğine sadece karlılık ve güven esasına göre karar verir.

  

Bir Boğaziçi mezunu Tayyipçi daha: “Ortodoks ekonomi politikalarına fazla itibar ediyorsun, Reis küresel sermayenin ayarlarını bozuyor.” Zımnen benim küresel sermayenin adamı olduğumu iddia ediyor. Tamam, haydi kapitalist ekonomik düzeni açığa düşürelim. Yahu arkadaş, sadece politika faizini çok düşük tutarak bütün dünyayı kuşatmış bir sisteme karşı mı gelebileceğiz? Birazcık üzerinde çalışılsa anlarım. Bu ekonomik politika tamamen Erdoğan’ın İslami parasempatik refleksiyle bina edilmiş akıllara zarar bir model.

Yine bir Boğaziçili, yine efsane beklentiler: “Tamam para kalmadı ama, Reis Doğu Akdeniz’den doğalgaz bulup borçları ödeyecek.” Varsayalım ki deli gibi doğalgaz ve petrol rezervi bulduk, ki bu olabilir. Elimize bol miktar da para geçti. Bütün bu kazanımları patenti büyük ekonomist Erdoğan’a ait deli saçması bir ekonomik model uygulayarak heba etme hakkımız var mı?

Boğaziçililer çıldırdı bir kere. Bu da neredeyse beni tekfir edecek: “Peygamberimiz döneminde Müslümanlar açlık ve yokluk çektiler, ama saflarını terk etmediler, imanlarını korudular.” Yani aklınca bana sen o dönemde yaşasaydın, şimdi nasıl Erdoğan’a karşı geliyorsan o zaman da Hz. Muhammed’e verip veriştirirdin demeye getiriyor. Bir kere benim karnım aç değil, karnı aç olan gariban vatandaş. İkincisi Tayyip vahiy falan almıyor, hatta daha kötüsü vahyi kullanarak ne kadar faizci varsa zengin etti. Üçüncüsü ekonominin bozuk olmasının sebebi içsel bir sebep, kafirlerin ambargosu değil. Dördüncüsü ekonomik darboğaz yüzünden vatanın bütünlüğünün tehlikeye gireceği, dünya Müslümanlarının hak ihlalinin artacağı şeklinde endişelerim olduğunu yazmışım, anlatmışım. Beşincisi sen bir embesile dönüşmüşsün.

Dostlarım bilir, “Zekayı en çok düşüren şey testesteron ve fanatizmdir” der dururum. Testesterona haksızlık yaptığımı fark ettim. Testesteronun zekayla ilişkisi dialektik bir süreçtir. Zekayı düşürdüğü kadar motive edici yanı da vardır. Ama fanatiklik öyle mi? Doğrudan zekayı bloklar, sıfırlar. Hiçbir faydası da görülmemiştir. Buna kanıt olarak da, size üniversite sınavında derece yapmış adamların yukarıdaki yorumlarını sunuyorum.

Bir de tersten örnek vereyim. Merdan Yanardağ adında bir şahıs var. Erdoğan'ın dijital oy kağıdı ürettiğini, içindeki program sayesinde akşam saat tam 5'te diğer adaylara verilen oyların silinip, Erdoğan'ın bölümünde "Evet" mührünün belirdiğini iddia etti. Bu adam üniversite mezunu, yüksek lisans ve ardından doktora yapmış. Fanatiğin beyni, fanatik olduğu alanda moron beynine döner.
----------------------


Free counters!

Yorumlar

  1. Galiba insanlar, bankaların kredi vermek yoluyla, yoktan para yaratabildiğini tam anlamıyor. Bunun sonuçlarının ne olduğunu bilmiyorlar. Bu yüzden de, her şey onlara bir oyun gibi görünüyor.

    Problemlerin sebeplerini kendimizin ürettiği fikriyle yüzleşmek yerine, başkalarının bize tuzak kurduğunu düşünmek, büyük bir zihinsel ve vicdani rahatlık sağlıyor.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız küfür, hakaret vs içermediği müddetçe, en sert eleştirileri dahi içerse yayınlanacaktır.