Ortadoğu'da Meksika Açmazı (11)

Yaklaşık bir yıl boyunca dönmedolap gibi Türkiye, Suriye, İsrail, ABD ve SDG’den aynı mesajları dinleyip duruyorduk. Türkiye, Suriye ve ABD, Suriye’nin tek devlet olması gerektiğini ve SDG’nin silah bırakarak Suriye devletine katılmalarını vurguluyordu. Türkiye fazladan SDG’yi sürekli tehdit ediyordu. SDG ise silah bırakmayacağını, federatif yapı istediğini söylüyor ve bunun haricinde hiçbir çözümü kabul etmeyeceklerini belirtiyorlardı. Türkiye’nin tehditlerine de “gerekirse savaşmaya hazırız” diyerek meydan okuyorlardı.

Diğer taraftan İsrail, Suriye’nin yekpare devlet yapısına karşıydı ve Türkiye’nin Suriye üzerindeki nüfuzunu azaltmaya yönelik operasyonlar peşindeydi. Türkiye de İsrail’in “Vaad Edilmiş Topraklar” hülyasını tehdit kabul ederek bu hayalden vazgeçilmesi yönünde başlarda dolaylı olan uyarılarını doğrudan yapma eğilimine girmişti.

Akdeniz’deki doğalgaz kardeşliği sırasında başlayan İsrail - Yunanistan - Güney Kıbrıs birlikteliği İsrail’in İran saldırısı sırasında iyiden iyiye güçlenmiş, İsrail’in Türkiye’yle giriştiği vekalet savaşları ve alan kapma mücadelesi sürecinde sıkı bir ittifağa dönüşmüştü. Rum kesimine güçlü radar ve hava savunma sistemleri veren İsrail, bir bakıma Rum kesimine kendi ileri karakolunu kurmuştu. Yani Ortadoğu’daki açmaza Kıbrıs ve Yunanistan da bir şekilde eklemlenmiş oldu. Yunanistan da tıpkı İsrail gibi Yeni Osmanlı tehdidini dillendirir olmuştu.

İlk zamanlarda diplomatik olarak kinayeli veya göndermeli yapılan karşılıklı açıklamalar doğrudan ve çok sert şekilde ifade edilmeye başlamıştı. Bölgedeki durum, birbirinden nefret eden fakat kavgaya girişmeye cesaret edemeyen iki adamın önce karşılıklı laf atarak, sonra hakaret ve küfürle birbirine bağırması gibi bir manzaraya benziyordu.

Bölgedeki diğer Arap ülkelerinde de İsrail tedirginliği giderek artıyordu. İsrail’de koalisyon hükümeti var. Büyük ortak LİKUD’un lideri Netanyahu. LİKUD siyonist emellere sahip olsa da daha rasyonel bir yol haritası var. Oysa iktidarın küçük ortağı Yahudi Gücü Partisi ise tam anlamıyla radikal siyonist bir parti ve ortağından sürekli katliam, saldırı talep ediyor. Dahası Netanyahu’nun saldırgan tutumu devam etmezse koalisyonu bozmakla tehdit ediyor. Bu tehdit Netanyahu’nun iktidarda kalma arzusuyla birleşince agresif dış politika kaçınılmaz oluyor. İşte bu yüzden bölgedeki Arap ülkeleri de İsrail’e karşı teyakkuz halinde. İsrail’i baskıladıklarında diğer taraftan Türkiye’nin eli güçleniyor. Bu çelişik durum onları birçok meselede yarım ağız açıklama yapmaya sevk ediyor. Türkiye de Arap ülkelerindeki bu korkunun üzerine gidip İslam kardeşliği retoriğiyle İsrail karşıtı cepheyi genişletmeye çalışıyordu.

Bölgede tansiyon giderek artıyordu. Bu arada ABD’de BM toplantısı yapıldı ve bir dizi gelişme oldu. Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkeleri açlık üzerinden soykırıma tabi tutulan Gazze konusunda Trump’a baskı yaptılar. Ayrıca başta İngiltere ve Fransa olmak üzere ondan fazla ülke Filistin’i devlet olarak tanıdıklarını açıkladılar. İsrail’in itibarı kalmamıştı ve kredisi iyiden iyie tükeniyordu. Trump Gazze’de barış için ağırlını koymak zorunda kaldı. Fakat önemli bir çıkmaz vardı. İsrail’in barış için ortaya koyduğu şartlar yenilir yutulur cinsten değildi. İşte Trump burada Türkiye’ye bir ticaret önerdi.

Erdoğan F-35 tedariki için ABD’den talepte bulununca Trump “Türkiye’yle F-35 konusunda kolayca anlaşabiliriz. Ama Erdoğan önce bizim için bir şey yapacak” şeklinde karşılık verdi. Neydi Erdoğan’dan beklenen? Gerek ABD medyasında gerek Türkiye’de Erdoğan’dan beklenenin “Rusya’yı barışa etmesi” olduğu algısı oluşturuldu. Rusya ulusal çıkarlarını Erdoğan’ın ricasıyla revize etmeyecek kadar güçlü bir ülke. Yani tamamen hedef şaşırtmacaydı. Trump’ın ağzının ayarı olmadığından kapı arkalarında dönen veya dönmesi gereken pazarlığı ifşa etmişti. Oysa beklenen Hamas’ı ikna edip masaya oturtmasıydı. Türkiye’deki kamuoyu bunu hoş karşılamayacağından hedef saptırıldı. Hasılı Erdoğan bekleneni yaptı ve Hamas’ı masaya oturttu. Hakkını verelim, çok ağır şartlarda imzalanması gereken barış anlaşması Türkiye’nin diplomatik baskıları sonucu daha makul bir seviyeye çekildi. Yine de Gazze Barışı içerisinde çok fazla soru işareti barındıran bir anlaşmadır.

Aynı dönemde Tom Barrack bölgede İsrail dahil hiçbir ülkeye güvenmediğini ve kalıcı barışın mümkün görünmediğini açıkladı. İsrail’in her an her yere saldırabileceğini söyledi. Bu anlaşma herkes için önemliydi. Başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünya halkları Gazze’de bombalar altında inleyen ve açlıkla kırıma uğrayan insanların acısıyla kahroluyor ve yönetimlere bakı yapıyordu. Hamas’ın elindeki silah stokları tükenmişti. İsrail de fazlasıyla yorulmuş ve kamuoyunda huzursuzluk artmıştı. ABD de bir an evvel bölgenin sakinleşmesini sağlayarak Çin’e yoğunlaşmak istiyordu. Ve tabii en çok da her gün yüzlercesi katledilen Gazze halkı için iki yılın sonunda bir nefes almak hayatiydi.


Gazze için Mısır’da birçok ülkenin katılımıyla bir toplantı tertip edildi ve Mısır, Katar ve Türkiye’nin garantörlüğü baki kalmak şartıyla bir barış anlaşması imzalandı. Hamas silahsızlandırılacak ve bölgenin yönetimi bir barış gücüne bırakılacak. Fakat burada dananın kuyruğu henüz kopmadı. Filistinliler Türkiye’nin barış gücünde asker bulundurmasını mutlaka istiyor. Elbette Türkiye de bunu istiyor. Ancak Mısır bundan bir hayli rahatsız. Türk askerinin Mısır’ın doğusunda Libya’da, güneyinde Somali ve Sudan’da bulunuyor olmasından sonra şimdi de batı sınırında varlık göstermesi bir nevi kuşatma sayılır. İsrail zaten Türk askerinin Gazze’de konuşlanmasını kırmızı çizgi ilan etti ve onlar için bir karabasan. Zira Türk askerine söz de geçiremeyeceklerini, kabadayılık da yapamayacaklarını biliyorlar. El’an bütün diplomatik kavgalar bunun üzerinden dönüyor.

Bölgede konum koruma ve alan kazanma üzerine o kadar sert bir mücadele var ki, çok fazla olay oluyor, ama bir gelişme görmek nadiren rastlanan bir durum. Günün sonunda iş nereye varacak bunu bizim dışarıdan kestirmemiz öyle kolay değil. Ancak bazı tahminler yapmakla yetinebiliyoruz.

Devam edecek…

-----


İlginizi çekebilecek diğer yazılar:


Free counters!

Yorumlar