Muhalefetin Bizans Oyunları

Erdoğan, 2014 yılında yapılan CB seçimlerini doğrudan kendi oy potansiyeliyle % 51,8 oranında oy alarak ilk turda kazanmıştı. 2018 yılındaki CB seçimini kendi oy havuzuyla kazanamayacaktı. MHP ile yaptığı ittifak sayesinde bu seçimi de ilk turda % 52,6 oy oranıyla kazanmayı bildi. Muhalefette, sanki Erdoğan ilk turda seçilemezse ikinci turda zaten seçilemez gibi bir anlayış hakimdi. Halbuki Erdoğan ilk turda kazara % 49 alsa, ikinci turu muhtemelen % 55-60 oy olarak daha net bir sonuçla kazanabilirdi. Ancak köprülerin altından çok sular aktı ve şu anki ittifaklar çerçevesinde Erdoğan’ın önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda kazanma ihtimali hiç kalmadı. Biz de senaryolarımızı bu çerçevede, yani CB seçiminin ikinci tura kalacağını varsayarak ele alacak ve muhalefette kaynayan kazanı bu minvalde inceleyeceğiz.


Erdoğan son dönem cumhurbaşkanlığında hiç hata yapmasa bile zaten önümüzdeki seçimi ilk turda kazanma şansı yoktu. Ama üzerine tuz biber ekercesine dramatik hatalar yaptı ve artık ilk tur zaferini imkansız hale getirdi, hatta ikinci turda kazanma şansını da mucizelere bıraktı. MHP’nin ve Ak Parti’nin klasik siyaset tarzı yeni nesle hitap etmiyor. Demografik dağılımda genelde orta yaş ve üstünde oy alan MHP ve Ak Parti seçmeni azalırken, yeni kuşağın beklentilerine ve siyaset diline daha çok hitap eden İyi Parti ve Deva, kısmen Gelecek gibi partilerinin oyu yükseliyor.


2018 seçimleri sonrası şöyle bir tahminde bulunmuştum. Erdoğan ilk turda kazanamaz, ama ikinci turda her türlü kazanır. Ancak Erdoğan’ın gerek siyaset dili, gerekse ekonomide sergilediği akla ziyan politikalar ikinci tur şansını bile yok denecek kadar azalttı. Bu durumun herkes farkında ve muhalefeti büyük bir heyecan dalgası sardı. 20 yıllık bekleyişten sonra nasıl sarmasındı ki?


Muhalefet partilerinin tüm liderleri cumhurbaşkanı adayı olmanın hayaliyle yatıp kalkmaya başladılar. Bunun tek istisnası Ali Babacan, onun CB adayı tartışmasız Abdullah Gül. Bir parti liderinin CB olma hayali kurması gayet olağan. Liseli gençler bile bu hayali kurarken parti liderlerine bunu çok görmemek lazım.


Erdoğan’ın bu beklenmedik başarısızlıkları Kılıçdaroğlu’nun bile ayranını kabarttı. Hani seçimin başa baş geçmesi beklense Kılıçdaroğlu zinhar aday olmayı düşünmezdi. Fakat Cumhur İttifakı o kadar büyük oy kaybı yaşadı ki, Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi bile “Neden olmasın?” diye düşünmeye başladı. Alevi kökenli bir CB adayının, Türkiye gibi halkının % 85’i Sünni, dahası % 50’den fazlası Alevi alerjisine sahip bir ülkede seçilme şansı normal şartlarda yoktur. Ama Erdoğan bir dizi hatalar zinciriyle Alevilerin bu ütopyasını bile gerçeğe dönüştürme ihtimalini düşündürtür hale geldi. Bence yine de Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a karşı kazanma ihtimali yok denecek kadar az. Ama sıfır değil ve Kılıçdaroğlu haklı olarak bu küçük ihtimalin tatlı hayaline yaslanıyor.



Muhalefette en stratejik adımları Meral Akşener atıyor. Akşener yatıp kalkıp CB olmanın hayalini kuruyor. Daha yeni kurulmuş bir partiyken bile Abdullah Gül’ün adaylığını veto etmesi tam da bu sebeptendir. O zaman Erdoğan’ın ilk turda seçilemeyeceğini ve kendisinin de en çok ikinci oyu alan aday olarak Erdoğan’ın karşısına dikileceğini ve kazanacağını hayal etmişti. Şimdi hem oy oranı yükseldi, hem siyasi yelpaze Akşener lehine birtakım değişimler geçirdi. Şu anda CB olmaktan başka bir hedefi varsa ben hiçbir şey bilmiyorum.


Hal böyleyken Akşener neden “Ben başbakanlığa talibim” şeklinde bir demeç verdi? Ya da sürekli Ekrem İmamoğlu’na yol açıp, pohpohluyor? İlk başta garip gelen bu tavırlar derin ve sabırlı bir planın parçası. Başbakanlığa aday olacağını söyleyerek şu anda hararetli tartışmalar eşliğinde devam eden “Millet İttifakı’nın CB adayı kim olacak*” sorgulamalarından kendisini beri tuttu. İsmini yıpratmıyor. Aynı zamanda CHP içerisindeki yangını körükleyerek en ciddi rakibine zaafiyet yaşatıyor.


Ekrem İmamoğlu bizzat Erdoğan’ın elleriyle büyüttüğü bir lider. İBB adayı olduğunda kendisini makamına kabul edip kimsenin bilmediği bir isimken tüm Türkiye’nin tanıdığı bir isim haline getirdi. Ardından İBB seçimlerini iptal ettirerek İmamoğlu’nun başarısını ve şöhretini katmerledi. Yetmedi, şimdilerde polis operasyonlarıyla İmamoğlu’nu mağdur ederek iyice parlatıyor. Tıpkı kendisini zamanında alaşağı edenlerin parlatması gibi. Bu kadar basiret kapanması yaşıyor olması Erdoğan’ın politik kabiliyetlerinin de paslandığını gösterir. İmamoğlu ilk turda kazandığı seçim kabul edilseydi belki daha mütevazı bir yol tutturabilirdi. Ama ikinci turda ezici bir başarı elde edince hedef büyüttü. Hatırlayın zafer konuşması bir belediye başkanından çok bir CB adayı niteliğindeydi. O gün bugündür her konuşması Türkiye genel siyaseti üzerine, yani CB olma hesabı yapan bir politikacı kimliğiyle konuşuyor. Hakeza İstanbul’dan çok Anadolu şehirlerinde vakit geçirerek doğrudan niyetini belli ediyor. Pekala Akşener neden İmamoğlu’na açık destek veriyor? Şimdi buna açıklık getirelim.


Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nun adaylığına sıcak bakmadığı malum. Şayet Kılıçdaroğlu kendi aday olursa yahut İmamoğlu haricinde bir aday gösterirse, o zaman Akşener karşısına İmamoğlu’nu çıkartmak istiyor. Böylece CHP tabanını ortadan ikiye bölecek ve bu arada kendisi de aday olarak ilk turda Erdoğan’dan sonra en çok oy alan aday olacak. Hazır İmamoğlu bu kadar hevesli ve dolduruşa gelmişken bu zaafı kendi entrikalarına bir enstrüman olarak kullanmak istiyor. Bu vakte kadar da rolünü iyi oynadı.


Akşener’in bir de B planı var. Ama A planı tutarsa çok daha işlevsel olacağından B planını yedekte tutuyor. B planı da üçüncü bir ittifak çatısı oluşturmak. Üç sene önce kaleme aldığım “Üçüncü Blok Rahme Düştü” başlıklı yazımda bu ihtimali dile getirmiştim. Geçenlerde Fatih Erbakan da liderliğini Akşener’in yapacağı üçüncü bir ittifaktan söz etti. Bu ittifak Gelecek, Deva, Saadet, Yeniden Refah ve İyi Parti’yi kapsayan bir ittifak olarak gözüküyor. Ama Muharrem İnce de böyle bir ittifaka seve seve katılır. Böyle bir ittifak, oluşturacağı sinerji de hesaba katılırsa % 25 civarı oy alabilir ve CHP’yi geçip ikinci en çok oy alan adayı çıkartabilir. Çünkü CHP yalnız başına HDP ile ittifaka giremez. Çok fazla oy kaybeder. Haliyle yalnız davranmak zorunda kalacak ve % 25’i geçemeyecektir. Fakat üçüncü ittifakla seçim kazanmak Akşener’in işine gelmez. Çünkü çok fazla ortağı olacağından başı ağrıyacak ve güç bölünmesi yaşayacaktır. İlk seçenekte, yani CHP içi oy bölünmesi durumunda kimseye muhtaç olmadan muhalefetin en çok oy alan adayı olabilir ve CB koltuğuna diğer partilere paye vermeksizin oturabilir. Erdoğan’la ikinci tura girerse kazanır mı? Geçen seçim kazanamazdı, ama bu seçim kolayca kazanır.


İmamoğlu’ndan biraz bahsetmek gerekiyor. Babasının Akçaabat’taki köfteci dükkanında esnaflık yaptığı dönemlerden kalma güçlü bir sosyal refleksi var. Bu yönüyle Erdoğan’a benziyor. Seçim çalışmaları esnasında oy istediği kadın CHP’li olduğunu öğrenip “Asla vermem” dediğinde, “Tamam oy verme ama dua et” şeklinde gayet şık bir refleks göstermek öyle herkesin başarabileceği bir iletişim modeli değil. Mesela Davutoğlu kadınla tartışmaya başlayabilir veya Erdoğan’ı eleştirmeye kalkışabilirdi. Kesinlikle halkla iletişimi güçlü, siyasi yetenekleri üst düzey bir isim. Aynı kadını geçenlerde ziyaret edip yemeğini yediğini de not düşelim. Bunlar hep Erdoğanvari hareketler. İmamoğlu’nun, Anadolu’da kendisine gösterilen teveccühü gördükçe bu işe asılma kararlılığı arttı. Erdoğan’ın karşısında aday olursa rahat kazanır.



İmamoğlu’nun İBB başkanı olurken ve olduktan sonra partnerleriyle ilişkisini sağlam tuttuğunu görüyoruz. İyi Parti ve HDP’ye İBB’de alan açtı. Yani bir dahaki seçimde (CB veya İBB) tekrardan bu desteği bulabilir. Arkasında kapı gibi Koç Holding var. Yani TÜSİAD veya sermayeyle de ilişkilerini garantiye almış durumda. Yurt dışı bağlantılarını da bu hat üzerinden yürüttüğünü düşünüyorum. Padişahlığa oynayan şehzadelerin etrafında nasıl ikbal hesabı yapan kalabalık bir kitle var idiyse İmamoğlu’nun da etrafı öyle. Başta akıl hocası Canan Kaftancıoğlu olmak üzere yanındaki herkes Ekrem’i CB olmak üzere dolduruyor ve hazırlıyor. İmamoğlu bu saatten sonra ancak küresel aktörlerden bir telkin (emir) gelirse CB olma sevdasından vazgeçebilir.


Üç sene evvel hiç kimsenin adını sanını bilmediği bir ilçe belediye başkanıyken el’an CB adayları arasındaki en güçlü birkaç isimden biri olan İmamoğlu’nun bu raddede popüler bir şahsiyet olmasının arkasındaki en önemli sebeplerden birisi de Berat Albayrak ve yandaşlarıdır. CB olma yolunda İstanbul’da boy göstermenin güçlü bir parametre olduğunu düşünüp İstanbul’u ele geçirmek isteyen, ama Erdoğan’a kendi adayını kabul ettiremeyen Berat Albayrak, Binali Yıldırım seçimi kazansa bile hiç olmazsa güçlü bir şekilde kazanamasın diye türlü ayak oyunları yaptı; belediye seçimlerinde çalışan vekilleri fişlemek, teşkilatın çalışmalarına kösteklemek ve reklam kampanyalarına engel olmak gibi. Arkadaki asıl fikir babası ve yönlendirici isim olan Berat’ın abisi Serhat Albayrak, seçimin zaten kolay olmayacağını anlayamayacak kadar toplumsal yapıdan bihaber bir aktör olarak bu operasyonların baş sorumlusudur. Ekrem İmamoğlu bir gün CB olursa bu vebal kendisine dünyada ve ahirette yeter.


Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş da CB adaylığı hayali kuran bir isim. Mansur Yavaş’ın kendi karizmasıyla Ankara’yı alması elini güçlendirmişti, yani İmamoğlu gibi yedi kocalı Hürmüz rolüne düçar olmamıştı. Bu yüzden hiçbir siyasi kliğe prim vermeden kendi ekibi ve doğrularıyla Ankara’yı yönetiyor. Ama CB adayı olsa HDP’den destek bulması bir hayli zor. Çünkü Yavaş CB olsa iç ve dış siyasette yaklaşık olarak Erdoğan gibi tavırlar alacak bir ideolojiye sahip. Hatta şu anda derin devletin en çok isteyeceği siyasi aktör desek abartmış olmayız. Muhalefetin diğer bileşenlerine (özellikle CHP ve HDP) yaşattığı hayal kırıklığından dolayı Yavaş’ın CHP tarafından aday gösterilme olasılığı bir hayli düşük. Kendisine destek verebilecek tek aktör Akşener’in de yukarıda açıkladığımız başka hesapların peşinde olduğu düşünülürse Mansur beyin işi bir hayli zor.



Yavaş’ın birkaç çıkış yolu var. Öncelikle belediye başkanlığında İmamoğlu’na göre çok daha iyi bir performans sergiledi. Belki onun kadar popüler değil ama sevmeyeni de az. Ayrıca ilk iki planı tutmazsa C planı olarak Akşener’in arka cebinde duruyor. Seçim sathı mailinde derin devlet aktörleri kötü bir senaryonun yaklaştığını hissederlerse muhalefetin önemli isimlerine pazarlıkla ya da metazori olarak Mansur Yavaş’ı dayatabilirler. Mansur Yavaş aday olabilirse Erdoğan’ı koltuğundan indirebilecek diğer bir isim.


Abdullah Gül de yarım kalan hayalini hayata geçirmek için alttan alta çalışıyor. Bu kadar hevesli ve ihtiraslı, üstelik alanda her türlü riski alarak koşturan onca isim varken kimse dönüp de Abdullah Gül’e bakmaz. Karamollaoğlu ve Babacan ne kadar kulis yaparsa yapsın Gül’e şans tanımıyorum. Kılıçdaroğlu’nun aklındaki isim Abdullah Gül diyenler varsa da kulak asmayın. Artık hiç kimse neredeyse garantilenmiş bir seçim zaferinde, cumhurbaşkanlığı tahtını altın tepside Abdullah Gül’e teslim etmez. Şu an Erdoğan’ın karşısına çıktığında Gül de seçimi rahat kazanır. Gül geçen seçimde eli daha güçlü bir adaydı. Çünkü muhalefet için karamsar bir tablo vardı, orada bile kendisine şans tanımadılar. Gül’ün tek şansı, muhalefetin içi çekişmeler esnasında birbirini ketlemeleri ve son çare olarak Gül’e dönmeleri. Bu da oldukça zayıf bir ihtimal, hele çok sayıda seçenekle seçimlere hazırlanan Akşener siyaset arenasındayken.



Diğer parti başkanlarının muhalefetin ortak CB adayı olarak gösterilme ihtimali yok. Belki her biri ortalık karışır ve bana yönelirler şeklinde bir hayal kuruyordur. Ama bu kadar önemli bir koltuğu bu kadar küçük bir paydaşa yedirmezler.


Son ihtimali masaya yatıralım. Siyasi partilerde aktif görev almayan, ancak sosyal ve geleneksel medya üzerinden prim yaparak gündeme gelen üçüncü şahıslar var. Özgür Demirtaş, Ersan Şen veya bir başkası. Bunlardan birinin aday gösterilme şansı düşük de olsa var. Özellikle Kılıçdaroğlu’nun, şayet kendisinin aday olması engellenirse böyle bir isme yönelmesi mümkün.


Bir önceki yazımda “Muhalefette Son Durum”u resmetmiştim. Bir sonraki yazımda ise Erdoğan (Cumhur İttifakı) cephesinden CB seçimlerine bakışı değerlendireceğim.

Yorumlar

  1. Yazı için eline sağlık. Okurken, tahminlerin "gerçek" gibi kabul edilip senaryolara mesned olarak kullanıldığını düşünğyorum. Ayrıca "zan" gibi görünen şeyler olmakla beraber onları bilgiye istinad etmeden yazacak bir kişilikte olmadığını düşünüyorum.
    Birine "şu tahta denizin üstünde niçin yüzüyor?" sorduğumda, "Tahta suda batmaz ki" diye cevap veriyor. Bir başkası, "Suyun kaldırma kuvveti sebebiyle" diyebiliyor; daha başkası "suyun öz ağırlığın tahtanın özağırlığından fazla olması sebebiyle" diye cevabına derinlik katabiliyor. Sizin gibi mütefekkirlerin bizlere dernlerdeki ilişkileri görüp göstermek gibi bir misyonunuz olduğunu düşünüyorum. Öte yandan mesnedlerinizin hepsinin algısal olduğu ve yapısal, fıtri olmadığı kanaatindeyim. Mesela, Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmesiyle sayın İmamoğlu parlamış ve başkanlığı kazanmışsa bir sonraki başarısı da yine Sayın Cumhurbakanımıza bağlıdır demektir. Yani Sn. İmamoğlu'nun özünden kaynaklanan bir gücü veya argo tabirle özağırlığı yok demektir. Eğer kast-ı mahsusa bu ise, ve bu kasıt senaryolardaki tüm kişilere teşmil ediliyorsa aslında ampulden değil, tek üflemelik doğumgünü mumlarından bahsediyoruz. Bu ülkenin bir evladı olarak "muhalefet" olarak adlandırılan siyasi figrlerin de senaryonun bir "figüranı" gibi olması yerine tülaat oyuncusu olmalarını isterim. Kendi özlerinden çözümler, alternatifler üretebilsinler, dünyaya örnek tezler geliştirsiler. Esasen bizim halımıza da, siyasetçimize de bu yakışır Satır aralarında olduğu gibi gerçek de muhalif aday figürlerin algısal olduğu yönünde ise her an için her şey değişebilir demektir. Şu cümleyle son vermek isterim: "Gazete manşetleriyle gelenler gazete manşetleriyle giderler." Tekrar teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazının mesnetsiz olduğunu kibarca söylemişsiniz. Ben de Erdoğan taraftarlarının gerçeklerden koptuğunu söyleyeyim, ödeşelim.

      Sil
  2. "Çok Bilen çok yanılır"

    YanıtlaSil
  3. +++++
    Çok merak ediyorum Muhalefet bu sefer bu kadar yüksek oy potansiyeline sahipken büyük bir hata yapacak mı.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız küfür, hakaret vs içermediği müddetçe, en sert eleştirileri dahi içerse yayınlanacaktır.