Suriye Dosyası (5): Beşşar ve Esma’nın Çırpınışları

Kendi küçük dünyasında yaşayan ve devlet yönetimiyle alakalı herhangi bir hayali olmayan Beşşar Esad, babasının isteği üzerine İngiltere’den Suriye’ye döner ve askeri birliklerde görev almaya başlar. Hafız Esad kronik şeker ve kalp hastası olduğundan ömrünün ne kadar olduğunu kestirememektedir. Bu yüzden oğlunu hızlı terfilerle kısa süre içerisinde albay yapar ve kritik bir göreve, Cumhuriyet Muhafızları komutanlığına atar. Böylece oğlunu hem yanına almış, hem de sıkı tecrübeler edineceği bir vazifeyle taltif etmiştir.


Bir taraftan etrafına nusayri kökenli sadık subaylar yerleştirilen Beşşar, diğer taraftan da diplomaside boy göstermeye başlar. Yolsuzlukla mücadele adına kampanyalar yapar ve bu vesileyle pek çok rakibini saf dışı bırakır. Ayrıca Suriye’nin internetle tanışması ve komünikasyondaki atılımlarına öncülük eder. Bu da kendisine hem dürüst, hem modern politikacı portresi çizmesinde yardımcı olur. Tabi bütün bunlar üst akıl olarak babası tarafından planlanmaktadır.

2000 yılında Hafız Esad öldüğünde Beşşar 34 yaşındadır. Anayasaya göre başkan seçilme yaşı 40 olduğundan, Baas yetkilileri anayasa değişikliğiyle başkan seçilme yaşını 34’e düşürür. Ardından yapılan seçimlerle Beşşar hem Baas Partisi lideri, hem devlet başkanı olur.


Beşşar her ne kadar babası tarafından başkanlığa hazırlanmışsa da fazla askeri ve politik tecrübesi olmayan bir isimdir. Karakteri de bu işe uygun değildir. Belki bir İskandinav ülkesinde başkan olsa hiç sırıtmayacak bir kişiliği varsa da, Suriye gibi cadı kazanı bir ülke için fazla yumuşak ve beyefendidir. Kendisini etrafındaki Baas politbürosuna ispat etmek gibi dertlerinin yanısıra, yurtdışı ve yurtiçi pek çok meseleyle de boğuşmak zorundadır.

Siyasetten çok anlamayan, ılımlı bir isim olarak Beşşar yavaş yavaş başkanlık koltuğuna ısınır ve inisiyatif almaya başlar; en nihayetinde mühür kimdeyse Süleyman odur.

Başkan olduktan 6 ay sonra, uzun süre önce tanıştığı Esma Ahras’la evlenir. Bu evlilik Başşar’ın toplum nezdindeki itibarını oldukça iyi yönde etkileyecektir. Esma hanım Suriye’nin saygın bir ailesine mensuptur. Babası kalp mütehassısı doktor, annesi emekli sefire olan Esma, Londra’da bilgisayar mühendisliği eğitimi almıştır. Doğma büyüme Londralı ve İngiltere vatandaşı olan Esma’nın ailesi, Suriye’nin Humus kentinden sünni kökenli bir ailedir. Esma’yla izdivacı Beşşar’a doping etkisi yapar.

Esma Esad
Esma Essad, neredeyse ideale yakın bir first lady imajına sahiptir. Gençliği, güzelliği ve zarafeti top modelleri kıskandıracak cinstendir. İyi bir eğitimi, modern ama muhafazakar çizgileri olan yaşam biçimi vardır. Güngörmüş, sevecen, dışadönük karakteriyle kendisini kısa sürede Suriye halkına sevdirecektir. Sünni ve Arap kökenli olması sadece kendisinin değil Beşşar’ın da halkla olan ünsiyetini kavi kılmıştır. Zeki ve vizyoner bir bayan olarak Beşşar’ın devlet yönetim metodları üzerinde ciddi bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Esma’nın itibarı toplum nazarında Beşşar’ın karizmasından daha yukarıdadır.


Sarayda oturup sosyete partilerinde boy göstermek yerine halkın arasına inen Esma Esad, köyleri ve varoşları dolaşıp halkla temas kurar. Kadın hakları ve toplumdaki yeri üzerine iyileştirici çalışmalara öncülük eder. Batı medyasının dikkatini çekmesi ve yerel/ global basında sık sık boy göstermesi çok vakit almayacaktır. Hatta bu kadar öne çıkması yüzünden görümcesi Büşra Esad Şevket tarafından sık sık uyarılacaktır. İç savaş çıkana kadar Suriye halkı “first lady”sinden fazlasıyla memnun haldedir.



Carla Bruni gibi hafifmeşrep, derinliksiz bir karakterin dünyada ne kadar ilgi topladığı hepimizin malumu. Esma Esad Batı ülkelerinde bir first lady olsaydı, sanırım kimse başka bir isim konuşmazdı. Şöyle dönüp bir geriye baktığımızda -çeşitli kategorilerde bir puanlama yapsak- Esma Esad’ın son yüzyıldaki first lady’ler arasında açık ara en iyi profile sahip bayan olduğunu görürüz.

Beşşar ilk acemilikleri atlattıktan sonra devlete kendi rengini vermeye başlar. Hem mizacı, hem eğitimi kendisini uyumlu, özgürlükçü bir Suriye hayaliyle politikalar gütmeye sevk edecektir. Esad’ın naifliğini buradan anlayabilirsiniz. Hakkaniyetli, demokratik bir seçim olduğunda Baas’ın kazanma şansı olmadığını kestiremeyen bir lider. Oysa hemen arkasında sıralanmış Baas baronları, bunun bir hayal olduğunun gayet farkındadır. Yine de Beşşar’a ilk anlarda fazla müdahale etmezler.

Beşşar basın üzerindeki baskı ve sansürü azaltma kararı alır. Ayrıca pek çok siyasi tutukluyu affederek salıverir. Bunların çoğu İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) iltisaklı, siyaseten Baas’a ve seküler sisteme muhalif kişilerdir. Muhalif cephenin ayranı kabarmış, sesi güçlü çıkmaya başlamıştır. Aslında bu süreç Hafız Esad’ın son dönemlerinde başlayan, bazı muhalif ve entelektüellerinin çabaları sonucu esen ve Şam Baharı olarak adlandırılan sürecin sonucudur.


Muhalif hareketlerin güçlenmeye başlaması iktidarı tedirgin eder. Baas’ın ileri gelen isimleri saltanatlarının sallandığını fark edecek kadar tilkidirler. Diğer yandan nusayriler arasında ciddi bir endişe hakimdir. Baba Esad döneminden beri ayrıcalıklı olmanın nimetlerini fazlasıyla yaşamış olan nusayriler, iktidarın devrilmesi durumunda hem arpalıklarından olacaklar, hem de o dönemde yaptıkları yolsuzluk ve zulümlerden dolayı ağır bir bedel ödemek zorunda kalacaklardır. Beşşar’a yakın çevresinden ağır baskı gelir ve Şam Baharı sona erdirilir.

Başından beri var olan ve kaldırılması gündeme gelen OHAL’de devam kararı alınır. Fakat her şeye rağmen Şam Baharı’nın etkileri sürecek ve Suriye Hafız Esad dönemine göre daha hür bir atmosferle yönetilecektir. Esad ve Esma bu şartlar altında sürdürdükleri iktidar yolculuğunda, halk tarafından hüsn-ü kabul göreceklerdir. Hafız Esad sonrası bir miktar soluk almış olan halk, ölümü görüp sıtmaya razı olmuştur.

Esad ve Esma iyi polis, Baas ve nusayri baronlar kötü polis rolüyle 2011 yılına kadar Rejim’i ayakta tutmayı başaracaklardır. Hama Katliamı sonrası ağır darbe alan ve politika değişikliğine giden İhvan liderleri, daha önceden başvurdukları suikastler ve yeraltı operasyonlarından vazgeçmiş daha çok sivil direniş yolunu seçmiştir. Bir yandan Muhaberat’ın sıkı örgütlenmesi, diğer yandan sütten ağzı yanan muhaliflerin yoğurdu üfleyerek içmesi Suriye’de büyük oranda sükunet tesis etmiştir. Beşşar dönemi halk için pansuman olmuş, yara kabuk bağlamıştır. Ama kabuğun altında onlarca yılın zulmünden müteşekkil cerahat için için kaynamaktadır.


Beşşar ve Esma, Batı’da görüp öğrendikleri ve hatta içten içe öykündükleri bir ülke yönetim modeli oluşturamadılar. Beşşar’ın yeterince gücü ve karizması yoktu. Esma’nın gücü de ancak Beşşar’ı etkileyebilecek seviyedeydi. Derin Baas ikiliye kısmi konularda inisiyatif tanıyordu. Mevzubahis Baas iktidarı olunca kırmızı halılar, kırmızı çizgilere dönüşüyordu. Hem Beşşar-Esma çifti, hem halk bu seviyedeki özgürlükle yetinmek zorunda kalmışlardı. Bu kadarı da hiç yoktan iyiydi. Ülke hassas bir dengede, sessiz sakin hayatına devam ediyordu.

Sonraki bölümde Beşşar dönemi uluslararası aktörler ve Türkiye’yle olan ilişkilerini ele alacağız.

Suriye Dosyası (6) için lütfen tıklayınız


Suriye Dosyası (4) için lütfen tıklayınız



-----------------------------------------
 Sitede yayınlanan yazılardan haberdar olmak için lütfen abone olunuz.


Free counters!

Yorumlar