Suriye Dosyası (10): Özgür Suriye Ordusu



Özgür Suriye Ordusu’nun kurulması ve Türkiye’nin de ÖSO’ya destek vermesiyle, Suriye halkı kısıtlı imkânlara rağmen resmen silahlı direnişe başlar.


İlk aşamada Batı ülkeleri ve Arap devletleri de ÖSO’nun arkasında olduklarını beyan ederler. Tabi Arap monarkların desteği büyük oranda Batı istediği içindir. Ayrıca bir taraftan Baas’ın düşmesiyle İran’ın bölgedeki etkinliğinin kaybolacak olması, tamamı sünni olan despot yönetimlerin şii tehlikesini durdurmaları adına önem arzediyordu.

ÖSO kuruluşunu ilan etmişti. Ancak bu düzenli, hiyerarşik yapısı olan bir ordu değildi. Herkes mahallesinde, kasabasında bir araya gelerek direniş timleri oluşturmuştu. ÖSO ilk anlarda hepsinin birden ortak adı olarak zikrediliyordu.

Timlerin sayısı ilk zamanlarda yüzlerle ifade ediliyordu. 5-10 kişilik gruplardan 80-100 savaşçılı birliklere kadar geniş bir yelpazede direnişe destek veriliyordu. İlerleyen dönemlerde bu gruplar arasında birleşmeler oldu. Birleşmelerin bir kısmı aynı bölgede savaşmaktan ötürü meydana gelirken, çoğunluğu siyasi/dini ideolojik ortak paydalardan tesis ediliyordu. Kısa sürede mensup sayıları binleri bulan alay, tugay, tümenler oluşmuştu.




ÖSO birlikleri silahları nasıl temin ediyorlardı? Bir kısmı Türkiye, Katar, Körfez ülkelerinin maddi desteğiyle uluslararası silah karaborsacılarından temin edilip yollanmıştı. Bir kısmı da ÖSO’nun Rejim’den aldığı yerlerdeki silah ve mühimmatlardı. Kimi zaman da kendi ilkel şartlarında, el yapımı silah ve bombalar üretiyorlardı. Mücahidlerin her birinin elinde hafif makinalı tüfek olan AK-47 (kalaşnikof) vardı.

Baas’tan milyonlarca kişi ikrah etmişti. İlk etapta, yıllardır yapılanma derinliği bulunan gruplar hızlıca organize olabilmişlerdi. Mesela kürtler arasında Rejim’e çok büyük öfke olduğundan direnişe katılan hayli insan vardı. Ama onlarca yıldır bölgede faaliyette bulunan PKK, diğerleri “ne oldum” diyene kadar kısa sürede kürt direnişçileri safına çekmeyi başarıp bazı bölgelere hakim olmuştu. PKK’ya katılmak istemeyen kürtler ya başka gruplara katılmış, ya da PKK tarafından infaz edilerek sindirilmişti.

PYD

Yine muhalefetin ana omurgasını oluşturan Müslüman Kardeşler’e mensup kişiler birbirleriyle irtibatlı olduklarından daha çabuk bir araya gelmişlerdi. Hama Katliamı’ndan sonra silahlı muhalefetten el çeken Müslüman Kardeşler, doğrudan silahlı direniş için bir açıklamada bulunmadı. Mısır’da da hep sivil direnişi savunan örgüt, Suriye’deki ayaklanmadan sonra sadece hak ve hürriyetler konusunda talepkâr olmuş, silahlı bir ayaklanmaya resmen start vermemişti. Ancak örgütün bu tavrına rağmen, tabanına yakın binlerce kişi silahlı direnişe destek verdi. İşte bu insanlar Ahrar uş-Şam çatısı altında toplandılar. Sonradan katılımlarla büyüyen bu ordu, halen ÖSO’nun en kalabalık ve nizami birliği olarak savaşıyor.

Ahrar uş-Şam

Savaşın başlamasıyla puslu havayı çok seven uluslararası mücahidler de Suriye’ye akın etmeye başlamıştı. Afganistan, Bosna, Çeçenistan, Irak, Libya derken şimdi de Suriye’yi mesken edinmişlerdi. Bu gruplar yoğunlukla radikal İslamcı, selefi eğilimli, diğer müslümanlara hoşgörüsüz bakan kişilerden oluşuyordu. Başlarına buyruk, en ufak sebepten kavga çıkaran, basit bir fikir ayrılığında karşısındakini tekfir eden, uyumsuz, müsamahasız bu savaşçılar, Suriye içerisinde kendilerine yakın duran kişilerle süratli bir şekilde organize olarak savaşa giriştiler. Ayaklanmanın ilk andaki coşkusu ve henüz ortalıkta paylaşılacak bir toprak veya otorite olmadığından bu radikal grupların Suriye Devrimi’ne verecekleri zarar kestirilememişti. Diğer yandan Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek lazım; radikal unsurlar en iyi savaşan, kesin inançlarından dolayı cesur insanlardan müteşekkildi. Bir çok zaferde bu savaşçıların ciddi katkısı olmuştur.

El Kaide zaten Irak’da Felluce merkezli olarak organize olmuştu. Irak El Kaidesi savaşın başlamasıyla doğu bölgelerine giriş yapıp mücadeleye başladı. Daha sonradan IŞİD’e evrilecek bu grup ayaklanmaya en büyük ihaneti yapacaktır. Suriye El-Kaidesi ise Nusret Cephesi adıyla daha çok batı Suriye’de faaliyet gösteriyordu. El Kaide’nin dünyadaki pek çok devletçe terör örgütü olarak tanınmış olması rahatsızlık uyandırsa da direnişe verdikleri katkıdan dolayı ilk zamanlarda kendilerine pek ses çıkarılmamıştı.

Nusret Cephesi lideri Culanı.

ÖSO, PKK gibi Marksist-ateist bir yapılanmadan El-Kaide gibi selefi radikal örgütlere kadar çok geniş yelpazede grup barındırıyordu. İlk ihaneti PKK yapacak ve hakim olduğu üç bölgeden sonra Rejim’le anlaşarak savaşmayı bırakacaktır. Akabinde ABD yardakçısı liberal gruplar, ardından İŞİD ve en son El Kaide’nin de arkadan vurmasıyla ÖSO’da bugün itibarıyle ana damar olan sünni, dindar ve fakat radikal olmayan müslüman savaşçılar kalmıştır. Türkiye’nin düzenlediği Fırat kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları başta Ahrar uş-Şam olmak üzere bu ana omurga birliklerle beraber tatbik edilmiştir.

ÖSO’dan Ayrılan Gruplar:

·         Ağır radikal, selefi, tekfirci gruplar: IŞİD, Davud Tugayı, Aksa Savaşçıları, Halid bin Velid Ordusu, Dokumacılar Grubu (Türk menşeli), Tek ve Bir Cemaati

·         Selefi, tekfirci, radikal gruplar: Nusret Cephesi, İslamcı Türkistan Partisi (Uygur Savaşçılar), Ensar ve Muhacır Ordusu, Ensar ed-Din Cephesi,

·         Marksist, Liberal Gruplar: PYD, PYJ, Rakka Şahinler Tugayı, Ceyş-ul Suwar (Devrimciler Ordusu), Demokratik Kuzey Tugayı, Devrimci Münbiç Taburu

Aktif ÖSO Grupları:
·         Radikal olmayan şeriatçı gruplar: Ahrar uş-Şam, Mücahidler Ordusu, Nurettin Zengi Hareketi, İslam Ordusu (Ceyş ul-İslam), Festakim Birliği, İslam Şehitleri Tugayı, Asalet ve Gelişim Cephesi, Devrimci Komando Ordusu, 1. Şam Tugayı

·         Demokratik İslamcı gruplar: Şam Cephesi, Tevhid Tümeni, Birleşik Türkmen Ordusu, Feylak er-Rahman, Güney Cephesi Grubu, Zafer Ordusu

·         Milliyetçi demokratik gruplar: Özgür İdlib Ordusu,Özgür Suriye Milli Cephesi, 21. Birleşik Kuvvetler

Baas’tan bunalan herkesin coşkuyla ve omuz omuza başladığı direnişte, zamanla ideolojik fay kırıklıklarının belirginleşmesi, savaş yöntem ve uygulamalarındaki farklılıklar, bölgede hesapları olan devletlerin grupları değişik mecralara sürüklemesiyle kısa sürede büyü bozulacaktır. Sürekli birleşen ayrılan gruplar kimi zaman asıl düşmanı unutup, silahlı çatışmaya girip, birbirini kıracaktır.

Nihai safhada ÖSO’nun bünyesinde kalan gruplar Ak Parti iktidarının ideolojisiyle uyumlu bir kıvamdadır. Radikal İslamcı, Marksist, faşist gruplar ayrılmış, geriye ortalama Anadolu insanıyla benzer hassasiyetler taşıyan gruplar kalmıştır.

Ayaklanmanın başladığı ilk günlerde önce sokağa çıkan, ardından silahlı direnişe katılan birçok bağlantısız kişi (özellikle gençler) ilk temas ettikleri gruplara dahil olmuş, bir süre sonra grup içi telkinlerle grubun ideolojisini benimser hale gelmiştir.

ÖSO savaşçılarının ailelerinin bir kısmı Rejim’den kurtarılan yerlerde yaşamaktadır. Bir kısmı da güvenlik gerekçesiyle Ürdün, Lübnan ve Suriye’de ikamet etmektedir. Bu savaşçılar, kendilerinin ve ailelerinin hayatlarını katlanılabilir seviyede idame ettirecek cüz’i bir maaş almaktadırlar.


Hazır yeri gelmişken 3-5 başıbozuk mülteciyi işaret ederek sürekli Suriyeli göçmenleri aşağılayan, “ülkelerinde savaş var, onlar burada eğleniyor” diye çemkiren insanlara bir çift sözüm var. Türkiye’deki göçmenlerin önemli bir kısmı savaşta can vermiş veya hâlihazırda savaşan mücahitlerin aile ve akrabaları. Mültecilere bir kuruş yardım etmeyen, onlarla en ufak bir iletişimden bile imtina eden ve hatta yüzlerini bile görmeye tahammül edemeyen bu Batı hayranı, hedonist insanların ahlaksız duruşları mide bulandırıcı seviyede.

ÖSO dağınık yapısıyla bile Rejim’i devirecek kadar mesafe kaydedecekti.

Artık savaşın ilk safhasının anlatımına geçebiliriz.

Suriye Dosyası (11): Savaş başlıyor

Suriye Dosyası (9): Koşun! Toprak dağıtıyorlar

-----------------------------------------
 Sitede yayınlanan yazılardan haberdar olmak için lütfen abone olunuz.

Free counters!

Yorumlar