Ağam Biz Bu B..u Niye Yedik?

Erdoğan birkaç gün önce “"Dünyanın hiçbir yerinde ilişkisi kalmayan gösterge faiz-enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze koyanların bir kısmı zırcahil, bir kısmı ise alenen haindir." şeklinde bir açıklamada bulundu. Çok moral bozucu, talihsiz bir açıklamaydı doğrusu. Çünkü belki bir umut Erdoğan yaptığı yanlıştan döner diyordum. Artık bu vakitten sonra kendisine uyarıda bulunan insanlar da uyaramaz. Bu kadar sert bir açıklamadan sonra bu yoldan geri dönmesi iyice imkansız hale geldi.


Acı olan şu ki; Erdoğan’ın yol arkadaşı bürokrat ve siyasetçilerin neredeyse tamamı Erdoğan’ın “hain” veya “zır cahil” diye işaret ettiği şekilde düşünüyor. Yani Erdoğan taraftarlarları arasında bile destekçi bulamadığı ekonomik stratejisini tüm ülkeye dayatıyor.


Yine Erdoğan 28 Mayıs 2013 tarihinde “İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber oluyor da dinin emrettiği bir yasa sizin için neden reddedilmesi gerekiyor.” şeklinde bir açıklamada bulunmuştu. Görünen o ki ülkede pek bir şey değişmemiş. Şimdi de bir ayyaş (Yiğit Bulut) ve onun büyüsüyle sarhoş olmuş Tayyip Erdoğan tüm ülkeye kendi bildiklerini dayatıyorlar. Öyle gerçeklerden kopuk bir hipotez ki, her geçen gün battıkça batıyoruz. Geri adım atma ihtimali de kalmadığına göre neler olabileceğini biraz irdeleyelim.


Yüksek döviz kuru ve enflasyon vatandaşı fena halde hırpalıyor. Erdoğan bu durumun seçimlerde başını ağrıtacağının farkında. Seçilme ihtimalini düşürmese bu konuyu hiç umursayacağını düşünmüyorum artık. Sürekli yükselme eğilimindeki dövizi durdurmak zorunda. Bunun için talimat veriyor. Göreve getirdiği bürokratlara dövizi düşürme ya da en azından sabit tutma emri veren Erdoğan, diğer yandan da faizi düşük tutma emri veriyor. Bu durumda tek çare kalıyor; piyasaya döviz satmak. Merkez Bankası’nın piyasaya döviz sata sata kaynakları tükendi. Yolun sonu göründü veya deniz tükendi diyebiliriz.


Göreve gelirken koltuğun havasına tav olan bürokrat ve bakanlar Erdoğan’a ekonomiyi düzelteceklerine dair söz veriyorlar. Olmayınca da görevden alınıp yerlerine koltuk sevdalısı başka isimler atanıyor. Bu fasit daireden maalesef ancak ülke ekonomisi batınca çıkabileceğiz. Doların tüm müdahalelere rağmen beş ayda 13,5 TL’den 16,5 TL’ye yükselmesi hiç de hayra alamet değil. Merkez Bankası’nın satacak doları kalmadığında ne olacağını tahmin edebiliyorsunuz.


Yaz aylarında ucuzlayan sebze meyve fiyatları, turizm gelirleri gibi birkaç nedenden dolayı enflasyonda kısmi bir gerileme olabilir. Ama iş Aralık-Ocak aylarında tamamen kontrolden çıkabilir. ABD’de seçimler var ve oradaki enflasyonu dizginlemek için dünyadaki emtia fiyatlarını düşürmek gibi bir proje mevzubahis. Tabi bu bizim işimize de yarar. Ama tüm bunlar ölmeden önceki son iyileşmeler olacak. Sonrası tufan.


Erdoğan yaz başında enflasyonu geriye çekeceğini hayal ediyordu. Hatta şimdilerde bu konuda kendisine söz veren Nebati’yi fırçalıyor. Enflasyon bu haldeyken seçime gidemeyecek. Yazın göreceli olarak düşecek enflasyonun Erdoğan’ın istediği seviyeye gelmesi (tek haneli) imkansız görünüyor. Hatta TÜİK verilerine göre bile % 30’un altını görmesi çok zor. Aslında sonbaharda seçime gidecekti. Ama bu durumda seçime gitmek hiç mantıklı değil. Fakat 2023 baharında işler iyice zıvandan çıkar. Her seferinde hayat pahalılığını bitireceğim diye kendisine söz veren bürokrat adayları olacağından sonbaharda düşmeyen enflasyonun son bir umut ilkbaharda düşeceğine inanarak seçimi 2023 baharında yapacağını düşünüyorum.


Şimdi araya bir darbı mesel gireyim. Pek çok kişi biliyordur, ama bilmeyenler için kısaca özet geçeyim.


“Bir ağa ve marabası kasabadan köye dönerken canı sıkılan ağa bir oyun oynamak istemiş. Yolda gördüğü bir hayvan pisliğini marabasına göstererek “Eğer şu b..u yersen sen ağa olacaksın ben maraba” demiş. Maraba bu cazip teklif karşısında bigane kalamamış ve hayvan pisliğini yemiş. Ağa attan inmek zorunda kalmış ve marabası yeni ağa olarak ata binmiş. Fakat bu durum her ikisinin de ağrına gitmiş. Ağa köye yaklaştıkça iyice endişelenir olmuş. Maraba da hayvan pisliği yemekten dolayı gururunu inciten ağaya öfkeliymiş. Bu sefer aynı teklifi yeni ağa (eski maraba) yapmış. Eski ağa atını ve ünvanını geri almak uğruna hayvan pisliğini yemiş. Tekrar ağa olarak atına binmiş. Marabası şöyle demiş: “Ağam biz yola çıkarken sen ağaydın, ben maraba. Şimdi yine öyleyiz, bir şey değişmedi. O halde biz bu b..u niye yedik?”


En etkili doları düşürme enstrümanı olan piyasaya döviz satma işi, kasada dolar kalmadığında kullanılamaz hale gelecek. Sonrasında fahiş faiz oranlarıyla bono satışı gibi, günü kurtarmaya ve fakat ekonomiyi iyice batırmaya yönelik operasyonlar devreye sokulacak. Hatırlarsanız Aralık ayında kur alıp başını gitmeye başlayınca günü kurtarmak için kur korumalı mevduat adı altında bir ürün çıkardılar. Peki ne oldu? Devletin kasasından milyarlarca lira faiz ödendi, doları frenleyebilmek adına döviz stokları eridi. Dolar yine de yükseldi. Bir süre sonra tek çare olarak ortodoks faiz politikalarına dönülerek faizler yükseltilecek. Ben de ağanın marabası gibi o zaman soracağımız soruyu şimdiden sorayım “Madem sonunda faizleri yükseltecektik, bunca yıl ekonomiyi darmadağın eden düşük faiz politikalarını niye bize dayattın?”


Diyelim ki Erdoğan sözünden dönmedi ve sonuna kadar faizi düşük tutturdu. Enflasyon ve kuru dizginlemek adına yapılacak yapay müdahaleler ekonomiyi iyice batırır. Anasol iktidarında yaşanan krize benzer ve hatta daha da kötü bir ekonomik buhran yaşayabiliriz. O durumda Erdoğan Kılıçdaroğlu’na karşı bile seçim kazanamaz.


Seçimlere kadar öyle ya da böyle ekonomi batmadan idare edebilir. Ama sonrasında türbülansa gireceğiz. Ülkenin önümüzdeki 20 yılı çalındı desem yalan olmaz. Kim CB seçilirse seçilsin ateşten gömleği giyeceği kesin.

 

Ekonomiyi becerip de yönetemeyen Erdoğan ve havarileri sürekli "yüksek ihracat ve yüksek istihdam"dan dem vuruyorlar. Dolar 16 değil de 8-9 lira olsa aynı ihracat ve istihdam rakamları rahatlıkla yakalanabilirdi. Ama cahillik, inat ve beceriksizlik birleşince sonuç bu oldu.


Size Erdoğan bayraktarlığı yapmakla maruf Haber7 sitesinden bugün çıkmış iki haberi sunuyorum.


Birincisi bankaların ne kadar korkunç kar yaptığı ile ilgili. “Faizcilerin Baş Hamisi Erdoğan” başlıklı yazımda bundan bahsetmiştim. Ama önemli bir ayrıntıyı da not düşeyim. Astronomik kar eden bu faizci bankalar pek çoğu yabancı sermayeli özel bankalar. Devlet bankaları çok düşük faizle kredi verdiklerinden böyle karlar edemiyor tabi ki. Devlet bankalarının kar kaybı da hepimizin cebinden çıkıyor.



İkinci haber patronların nasıl semirdiği ve emekçinin nasıl sömürüldüğüne dair. Yine önceki yazılarımda Erdoğan’ın dibine kadar kapitalist destekçisi olduğunu söylemiştim. Son dönemde zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oldu. Garibanın cebinden hortumlanan paralar sermayedarların saltanatını büyütmeye kullanılıyor.



Haber7 bu iki haberi niye verdi sizce? Ekonominin berbat durumundan bankalar ve sermayedarları sorumlu tutmak için. Çünkü Erdoğan’ı aklamak istiyorlar. Ben de cevabını herkesin bildiği şu soruyu sorarım: Peki bankalar ve kapitalistlere bu soygun fırsatını kim hazırladı? 


Seçim yaklaştıkça, Erdoğan görmek istemediği tabloyla yüzleşmek zorunda kalacak. Bunu bilmek için kahin olmaya gerek yok. Kazanamayacağını anlarsa neler olabilir? Sonraki yazımda bu karamsar ihtimalleri kaleme alacağım.

------

Free counters!

Yorumlar

  1. Ağabey yazılar şiddetini gitgide arttırıyor, bir sonraki yazıyı merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  2. Freni patlamış kamyon gibi ülkecek yokuş aşağı giderken olması muhtemel krizlere de değinebilir misiniz. Emlak balonu böyle giderse patlar mı ?

    YanıtlaSil
  3. Sonunda olacak olan ödemeler dengesi krizi ve iflas bayrağı çekmek

    YanıtlaSil
  4. https://twitter.com/ugurses/status/1542164893264220164 "Bankaların son 12 aylık net karı 50-60 milyardan 200 milyar TL'ye vurdu."
    200 Milyar TL sadece bankaların karı. Bir de bankalardan çok düşük faizle kredi alanların toplam kazançlarını hesaplasak muhtemelen bunun onlarca yüzlerce misli daha fazladır. Kredi kullanmayan insanların gelirleri, kredi alan insanlara aktarılıyor. Bir arkadaşım geçen Halk Bankasından yüklü miktarda inanılmaz cazip bir krediye internetten başvurdu. Bir günde hiç sorgu sualsiz hemen kabul edilmiş. Bu tip şeyleri etrafında gören insanların çoğu, hemen ben de bir şirket kurayım, bankalardan avantajlı kredi alayım diye düşünür.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Banka genel müdürünü tanıyordur . Ev araba alırken bankalar süreci uzatıyor . Bir arkadaşım da aynı şekilde kredi kullanmaya çalışıyordu ama onaylanmamıştı

      Sil
    2. İnternetten yapmış başvuruyu. Şubeden yapmamış. Tanıdık falan yok yani içeriden. Kendisi de başka birinden görmüş zaten. O da aynı şekilde.

      Sil
  5. Freni patlamış bir kamyon şoföründen ziyade gemiyi dev dalgalara karşı nereye gittiğini bilen kararlı bir kaptan gibi duruyor...

    YanıtlaSil
  6. Aralik 2021´de dünyada kim tahmini tuttu , Rusya Ukrayna´ya saldirmamis gibi yaziyorsunuz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız küfür, hakaret vs içermediği müddetçe, en sert eleştirileri dahi içerse yayınlanacaktır.