Faizcilerin Baş Hamisi: Erdoğan

Önceki yazılarımda Erdoğan’ın faiz karşıtlığının İslami hassasiyetlerinden kaynaklandığını belirtmiştim. Çok sayıda kişi yanıldığımı söyledi. Gerekçeleri de gayet mantıklıydı; Erdoğan gibi kurnaz bir liderin göz göre göre bu kadar dramatik bir hata yapmayacağını, düşük faiz operasyonunun sistemli ve bile bile çekildiğini söylediler. Kimisi birilerine para aktarıldığını, kimisi Erdoğan’ın sermayedarlara göz kırptığını, kimisi bankacılık sektörünü ayakta tutmaya çalıştığını, bazısı seçimi kaybedeceğini anlayarak ekonomiyi kasten bozduğunu ve gelecek CB adayını zor durumda bırakmak istediğini, bazısı daha ileri giderek Erdoğan’ın Türkiye’yi batırmak, yok etmek üzere görevli bir ajan olduğunu ifade ettiler. Hiçbiri değil. Gerçek şu ki, Erdoğan tamamen İslami hassasiyetlerinden dolayı faizi düşürmeye çalışıyor. Yakın çevresinden aldığım bilgiler bu yönde.


Düşük faiz takıntısı ve uygulamaları 4 yıl önce başladığında Erdoğan yeni seçilmişti ve bir sonraki seçime dair kaygıları yoktu, pozisyonu gayet güçlüydü. Yani seçimi kaybedeceğini anlayıp giderayak yandaşlarına ve kendisine para aktarmak veya kendisinden sonraki lideri zor durumda bırakmak gibi bir hedefi olamaz. Bankacılık sektörü de hep kar ediyor ve gayet sağlam bir şekilde yoluna devam ediyordu, hala ediyor. Erdoğan inançlarından dolayı doğrudan akıl tutulması yaşıyor, işin aslı bu. Bu akıl tutulması hem kendisini ve partisini, hem de ülkeyi batırıyor. Mevzuya uyanamıyor, çünkü mistik takıntılar insanları gerçeklerden koparır. O kendi kurgusunun değil, kurguyu uygulamayı beceremeyen bürokratlarının hatalı olduğunu düşünüyor. Ayrıca da gurur yapıyor. Nasıl yapmasın ki. Kırk kere çıkmış “Faiz sebep enflasyon sonuçtur” demiş, yüksek enflasyonun yüksek faizden kaynaklandığını söylemiş. Bir taraftan da kendisini ekonomi uzmanı ilan etmiş. Buradan geri dönemiyor.


Erdoğan sokaktaki sıradan bir insan kadar ekonomiden anlamıyor. İyi bir tüccar, hatta süper bir tüccar. Ama ekonomi başka bir şey; ticaret zanaat, ekonomi bilim. Arkadaşları derslere girip çıkarken, ders çalışırken o particilik yapıyordu. Diplomasını, büyük ihtimalle arkadaş yardımı, kopya, hocalara rica vs gibi çok sayıda doping vasıtasıyla aldığından (şayet aldıysa) ekonomiyle ilgili hiçbir şey öğrenemeden veya çok az şey öğrenerek mezun oldu. Sonraki dönemlerde de fazlasıyla hızlı bir hayat yaşadı, meşguldü ve var olan kırıntı bilgileri de unuttu gitti.


Şu anda Erdoğan’ın dayattığı “düşük faiz” politikası, tam anlamıyla faizden nemalanan kurum, şahıs ve kitleleri abad ediyor. Faiz sisteminin bel kemiği bankalar astronomik karlar elde ediyor, üstelik pek çoğu yabancıların elinde. Faizli kredi kullanan kişiler neredeyse yarı fiyatına ev, araba sahibi oluyorlar. Kur korumalı mevduata para yatıran faizcilere her ay çuvallar dolusu para ödüyoruz. Ekonomide genel bir kural vardır; bir yere para akıyorsa, başka bir yerden çıkıyor demektir. Peki bu para nereden çıkıyor? Faiz haramdır deyip krediye bulaşmayan insanlardan. Parası olmadığı için faiz enstrümanını kullanamayan garibandan. Hasılı Erdoğan Türkiye’yi faizciler için cennete çevirdi. Faizle savaşmak için çıktığı yolda, sadece faizden imtina eden hassas müslümanları ve parası olmayan yoksulu eziyor. Bir insanın niyeti ve sonucu bu kadar tezat olabilir mi? Oldu, oluyor.



Yüksek faizin yüksek enflasyona sebebiyet verdiğini iddia ederek çıktığı yolda pratik olarak teorisinin tam tersini dibine kadar ispatladı. Ama uyanmıyor, uyanamıyor. Çünkü etrafındaki dalkavuklar Erdoğan’ın bu hassasiyetini bildiklerinden sürekli kendisine “faizle savaşınız ekonomiyi süper toparlayacak, uçacağız” türünden yalakalıklar yapıyor. Toparladı diyemiyorlar, çünkü ekonominin hali içler acısı. Vatanı, vatandaşı düşünmekten çok kendi ikbal hesaplarını yapan bu karaktersiz kitle yüzünden mevcut deli saçması ekonomik program devam edip duruyor. Erdoğan, kendisine yaptığı işin yanlış olduğunu söyleyen az sayıdaki namuslu bürokrat ve siyasetçiyi de ya fırçalıyor, ya pasifize ediyor.


TÜİK Nisan ayı sonunda yıllık enflasyonu %69,97 olarak açıkladı. Rakamın yalan olduğunu hepimiz biliyoruz. Buna rağmen ekonomiyi batıran Ecevit hükümetinin yıllık enflasyon rakamları bile geçildi. EnaGrup'dan Veysel Ulusoy enflasyonun %156 olduğunu açıkladı. Bu rakam çok daha inandırıcı. Çünkü ben de herkes gibi pazara, markete çıkıyorum. Doğrudan enflasyonu iliklerime kadar hissediyorum. 


Erdoğan’ın bu kadar mesnetsiz bir ekonomik programı bu kadar hoyrat bir şekilde dayatması basbayağı şımarıklıktan kaynaklanıyor. Nasıl olsa ne yapsam alkışlayan bir kitle var diye düşünüyor. Sevgi en çok suistimal edilen şeydir ve Erdoğan kendisine olan sevgiyi dibine kadar suistimal ediyor. Döviz aşırı yükseldiğinde “ihracat için yüksek döviz politikası” ya da “Japonya’da da döviz yüksek” diyerek alkış tutan, döviz kurları aşağı çekildiğinde ise bu sefer “Reis nasıl koydu ama, büyük adam” deyip halay çeken körkütük bir kitleniz varsa suistimal etmeyip de ne yapacaksınız.


Hasılı Erdoğan faizle savaşmak için çıktığı yolda faizcilerin bayraktarlığını yapıyor. Niyeti kendisini kurtarabilir mi emin değilim. Faizcilere, tefecilere ülkenin mal varlığını peşkeş çeken bir devlet başkanı olarak hesabı zor. Orası kendisini ilgilendirir. Ama bizi ilgilendiren kısmı da var. Birincisi bizim vatanımız, mallarımız üzerinden bu peşkeşi yapıyor, geleceğimizden çalıyor. İkincisi ve daha acısı, bizim oylarımızla bu peşkeşe yetki ve cesaret buluyor. Yani biz de hesaba çekileceğiz haşmetmeapları yüzünden.


Bu arada önemli bir notu paylaşmak istiyorum. “İkinci Davutoğlu Vakası Kapıda” başlıklı yazımda Erdoğan’a düşük faiz takıntısını kilitleyen kişinin Yiğit Bulut olduğunu, bu gidişatı durdurabilecek yegane kişinin de o dönem ekonominin başına yeni gelen Berat Albayrak olduğunu belirtmiştim. Berat Albayrak gidişatı değiştirmedi ve ekonomi her geçen gün kötüye gitti. Öyle ki dışarıdan ekonomik operasyon çeken çevreler bile elini ayağını çektiler. Zaten kendi kendimizi batırmaya and içmiş gibiyiz. Bu yüzden Berat Albayrak’a çok ciddi öfke duyduğumu yazmıştım, çünkü ekonomiden öyle ya da böyle anlayan bir isimdi. Ancak Berat beye yakın isimlerden öğrendim ki, kendisi Erdoğan’ı faiz yükseltmek konusunda bir hayli sıkıştırmış, ama başaramamış. Bu manada kendisinden helallik diliyorum. Ama yanlış bir işi durduramayıp sonra da yanlışın parçası olmak gibi absürd bir tutum sergilemesi kabul edilebilir değil. Erdoğan’a bu iş böyle olmaz deyip restini çekmeliydi. Evin danası boğa olmaz derler ya, Berat’ı kaale almayan Erdoğan belki o zaman uyanabilirdi. Risk almak yerine eyyamcılık yapan Berat Albayrak da bu kötü gidişatın suç ortağı olarak yaftalandı ve bu yaftayı da hak ediyor.


Yorumlar

  1. Sonuna kadar Erdoğan diyoruz

    YanıtlaSil
  2. "Erdoğan sokaktaki sıradan bir insan kadar ekonomiden anlamıyor. İyi bir tüccar, hatta süper bir tüccar. Ama ekonomi başka bir şey; ticaret zanaat, ekonomi bilim. Arkadaşları derslere girip çıkarken, ders çalışırken o particilik yapıyordu. Diplomasını, büyük ihtimalle arkadaş yardımı, kopya, hocalara rica vs gibi çok sayıda doping vasıtasıyla aldığından (şayet aldıysa) ekonomiyle ilgili hiçbir şey öğrenemeden veya çok az şey öğrenerek mezun oldu. Sonraki dönemlerde de fazlasıyla hızlı bir hayat yaşadı, meşguldü ve var olan kırıntı bilgileri de unuttu gitti."
    Sadece yukarıdaki paragrafın bile bu yazının yorumlamaya değer bir yazı olmadığını, sadece birilerinin dolduruşuyla kaleme alınmış, fikri derinlikten uzak, sıradan Erdoğan düşmanı olarak ortalıkta dolaşıklardan birinin yazabileceği bir yazı olduğunu göstermeye yeteceğini düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık ne karın ağrısı varsa ekonomiden dolayı veryansın ediyor son yazılarında . Davutoğlu nun kibrinden dem vuruyor ama kendi kibrini görmüyor. Akranları ile karşılaştırarak aşağılamış aklınca . Pısırık yöneticilerden bu millet bıktı . Erdoğan ı Erdoğan yapan dik durması yüzüne tükürüne eyvallah dememesi oldu . Erdoğan a milli güvenlik meselesi diyor ama diğerleri ne . Kaftancıoğlu gibi birinin yaşam alanı bulduğu bir yerde hangi gerekçe ile olursa olsun rey vermem . Mansur yavaş da Ankara da pr dan başka bir şey yapmıyor .

      Sil
    2. Size tek bir soru, ülke ekonomisi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

      Sil
    3. Zamanında yapılması gereken şeylerin yapılmaması bizi bu duruma düşürdü .Yerli sanayici Ali Babacan ı TL nin dolar karşısında bu kadar değerli olmasının işlerini bozduğunu söylediğinde uluslararası dostlarını küstürmemek için taklalar atmasaydı belki farklı olurdu şimdi . Şimdi çıkmış ekonomiyi düzelteceğinden dem vuruyor. Erdoğan nın en büyük şanssızlığıdır ekonomi konusunda insan kaynağı bulamaması. Yasal mafyalar bir şekilde yine milletin sırtına binecekti şimdi olduğu gibi.

      Sil
    4. Erdoğan Babacan dönemindeki uygulamalara sahip çıkıyor. Sen de Erdoğan'ın ekonomiden anladığını söylüyorsun. Bu konuda son altı ayda çok yazı yazdım. Ya bunları okumuyorsun, ya da okuduğunu anlayamıyorsun. Babacanı bu konuda eleştirdim. Sadece karnından konuşuyorsun. Benim karın ağrım yok. Devletten tek bir ihale bile almadım. Sadece milleti ve hazineyi soyan son uygulamaları eleştiriyorum. Ama öyle bir Tayyip hayranısın ki, onun hata yaptığını bile kabullenemiyorsun. Ekonomi ilk dönemlerde de kötü yönetiliyordu, şimdi de.

      Sil
  3. Erdoğan'ın gerçek niyetinin ne olduğunu tam bilemeyiz. Ben mevcut faiz politikasının sonuçlarını görerek ve bilerek yaptığı kanısındayım. Ama fark etmez, öyle olsun veya olmasın, sonuç değişmiyor.

    Anketlere göre toplumun %40'lık kesimi hükümete güveniyor. Başka bir lider olsa çoktan halk desteği sıfırlanırdı. Fakat Erdoğan'ın destekleyicileri her durumda sadakatini koruyor. Önümüzdeki seçimleri de kazanırlarsa, çok daha ağır ekonomik maliyetlerle karşılaşacağız, ama yine de mevcut seçmenin sadakatini bozacağını zannetmiyorum.

    Erdoğan'a sadakati olmayan genç kuşakların büyüyüp hükümeti değiştirmesini bekliyorum. Fakat iktidar medyası, eğer genç kuşakları da tam sadık birer seçmen haline getirirlerse, Türkiye'nin yoksullaşması giderek kronikleşecek gibi görünüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://twitter.com/drkocabalkan/status/1525691940385218560?s=24&t=bSFGLvrd5Vl_vmUJCeEdYg Örnek bir gerçek vakayı anlatıyor, krediyle ev almış emekli bir kişi. Geçen sene 550 binlik evi, 150 bin kendi parası, 400 bin krediyle alıyor. Bugün satsa, kredi borcunu da ödeyip elinde 865 bin kalıyor. Kira geliri de dahil net karı 690 bin küsur TL (bugün itibariyle). Herhangi bir gelir vergisi de ödemiyor, krediyle ev almaya teşviklerden dolayı. Bu adamın ettiği 690 bin TL'lik kar, enflasyon yoluyla tüm ülkenin sırtından çıkıyor. Bu adam az kredi aldığından ufak kar etmiş. Büyük holdingler ve patronlar, muazzam karlar ediyorlar.

      Sil
    2. Benim de bildiğim vakalar var. Resmen soyuluyoruz.

      Sil
  4. Bu nefretin nedeni khk ile ihraclar mi ?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız küfür, hakaret vs içermediği müddetçe, en sert eleştirileri dahi içerse yayınlanacaktır.