Cehalet, Hamaset ve Kompleksin “Turkey”den “Türkiye”ye Yolculuğu

O meşhur şehir efsanesini ilk olarak ortaokullu yıllarda duymuştum. İptidai İngilizcemiz “turkey”le karşılaşmıştı. Hocalarımızdan biri “İngilizler Türkiye’ye Turkey diyorlar, turkey hindi demek, bize hindi diyerek aşağılıyorlar” diyerek zihnimizi kirletivermişti. Zaten Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktu ve ayrıca bir Türk de dünyaya bedeldi. Sonra ne mutlu Türküm diyene değil miydi? Vatan millet sevgisi ile faşizan hamasetin bulamaç yapılıp yutturulduğu bir ülkede büyüdük biz. Tabi ki ulu reisimiz Tayyip Erdağan da aynı ucubik kültürel tornadan geçmişti.



Gerçekten İngilizler bize hindi diyerek aşağılıyorlar mıydı? Bu soruya TC ideolojisinin kültürel öğretisi karşısında nesneleşmiş her vatandaşımızın ağzından haykırarak “Evet” cevabı alabilirsiniz. Ama işin aslının öyle olmadığını birazdan öğreneceksiniz.


Ben de bu işin arka planını merak edip araştırmamıştım doğrusu. Bir arkadaşım yıllar önce bu konuda ilginç bulduğu bir yazı yollamıştı. O yazıda, alanında en yetkin isimlerden olan türkolog Şinasi Tekin’in “turkey” konusundaki açıklamalarını okuduğumda taşlar yerine ancak oturmuştu. Tarihçi akademisyen Giancarlo Casale’nin rahmetli Şinasi Tekin’le yaptığı konuşmadan aktardıkları aynen şöyle:


“Türkiye’de köylerde bir kuş vardır, adına çulluk denir. Hindiye benzer ama daha ufaktır ve eti çok daha lezizdir. Amerika’nın keşfinden çok zaman önce İngiliz tüccarlar bu leziz çulluğu keşfedip İngiltere’ye götürmüşlerdi ve gayet ilgi gören bu hayvana ‘Türk kuşu’ ya da ‘turkey’ demişlerdi. Daha sonra İngilizler Amerika’ya gidince, oradaki kuşların da çulluk olduğunu düşünüp yanılgıya düştüler. Fakat dünyadaki diğer ülkeler bu yanılgıya düşmediler. Onlar bu kuşun Amerika’dan geldiğini biliyorlardı, ve kuşa ‘hint kuşu’, ‘peru kuşu’, ‘etiyopya kuşu’ adını verdiler. O zamanlar ‘hindistan’, ‘peru’ ve ‘etiyopya’ yeni kıta Amerika için verilen isimlerdi, insanların coğrafya bilgisi o zaman gelişmemişti ve ‘Amerika’ isminin yaygınlaşması uzunca bir süre aldi. Amerikalilar kuşlarını tüm dünyaya ihraç ettiler ve hatta Türkler de hindiyi yemeye başladılar. Kendi lezzetli çulluklarını çoktan unutmuşlardı. Bu oldukça üzücü, çünkü çulluğun eti çok daha lezzetlidir.”


Kısacası İngilizler Türkiye’ye hindi demiyorlardı, hindiye “Türkiye kuşu” diyorlardı. Zamanla kuş kelimesini fazla bulup sadece Türkiye (turkey) demeye başlamışlardı. Hepsi bu. 


Biz de aynısını yapmıyor muyuz? Mesela Amerika kıtası tahıllarından olan mısır Anadolu’ya ilkin Mısır limanları üzerinden gelince halkımız bitkiye ilk zamanlarda “Mısır buğdayı” demiş, zamanla buğday kullanılmaz olmuş ve yeni tahılımız “mısır” adıyla Türkçe’ye yerleşmiştir. Şimdi Mısırlılar çıksa ve “Siz bize mısır diyerek bizi aşağılıyorsunuz” dese gülmez miyiz?


Hakeza asıl vatanı Çin - Hindistan olan portakal meyvesi de ilkin bize Portekizli tacirler tarafından taşındığı için Avrupa dillerinde Portekiz’in karşılığı olan “Portugal” kelimesinden ilhamla isimlendirilmiştir. Yunanistan, Türkiye ve Arap dünyasında ismi bu şekilde yayılmıştır.


Hem Türkçe’de hem diğer tüm dillerde geldiği ülkenin adıyla anılan hayvan, bitki, kumaş, makine vs isimleri mevcut. Buradan bir kompleks üretmek ise sadece bizim hamaset ve cehaletimizle mümkün.


Dönelim hindiye. Hindi eski dilde kelime manası olarak Hindistanlı / Hintli demek. Şu Türklerin terbiyesizliğine bakın! Bir buçuk milyar insana hindi diyerek aşağılıyorlar. Sakın Hintliler duymasın, savaş açarlar bize. 


Biz niye hindi diyoruz peki? Şinasi Tekin hocanın belirttiği gibi Amerika ilk keşfedildiğinde Batı Hindistan olarak biliniyordu. Bu yüzden pek çok dilde olduğu gibi Hindistan kuşu manasına hindi dedik. Hindiyi İngilizlerden öğrenen milletler “turkey” kelimesini kullanıyorlar. Farklı kanallardan öğrenenler ise ilk ne duyduysa onu kullanıyor. Portekizliler hindiye “peru” diyorlar mesela. Araplar “etiopya” diyorlar. Bizim gibi hindi diyen ülkeler de var. Yunanlılar “fransız gelini” diyorlar örneğin, muhtemelen hindiyi Fransızlardan öğrendiler.


Gariptir Hindistan’da hindiye “Rum tavuğu” deniyor. Muhtemelen hindi Hindistan’a ilkin Anadolu’dan gitti. Anadolu coğrafyası Osmanlı’da Roma manasına gelen Rum kelimesiyle biliniyordu (Mevlana Celaleddin-i Rumi, Arz-ı Rum: Erzurum vs). Bir bakıma Türk tavuğu diyorlar. Üstelik bunu, bizi ezeli düşmanımız Rumlarla bir tutarak kinayeli bir şekilde yapmışlar. Feci intikam almış Hintliler (!)


Rahmetli Sakıp Sabancı bir televizyon programında veryansın ediyordu: “Amerika’ya gidiyorum, insanlara “Turkey” diyorum, herkes hindiden bahsettiğimi düşünüyor, kimse Türkiye’yi bilmiyor, kendimizi tanıtamıyoruz”. Hindi ABD’nde çok popüler bir hayvan, ismi Amerika’yla özdeşleşmiş bir kuş türü. Tabi ki “turkey” deyince akla ilkin hindi gelecek. Soruyorum size, hangimizin aklına portakal dendiğinde Portekiz, mısır dendiğinde Mısır, hindi dendiğinde Hindistan geliyor?


Hindi, yumurtasından, etinden, tüyünden istifade edilen biraz çirkin ama yine de sevimli bir hayvan. İngilizler bizi aşağılamak istese neden hindi desinler ki? Yılan (snake), çıyan (centipede), domuz (pig), eşek (donkey) gibi onlarca alternatifleri var.

Bize hindi diyorlar kompleksinden hareketle “Türk malı” manasına gelen İngilizce’deki “Made in Turkey” ibaresini bir süredir “Made in Türkiye” olarak pazara sürüyorduk. Uzun diplomatik çabalar sonucu BM’de Turkey yerine Türkiye ibaresi kullanılmasını da sağladık, hamdolsun. Başımız göğe erer artık. “Made in Türkiye” o kadar komik bir ifade ki. Düşünün ki İngilizler Türkiye’ye satmak için bir mal üretmişler ve üzerine “İngıliş malı” yazdırmışlar. Kıçınızla gülersiniz di mi? İşte “Made in Turkiye” ifadesi, bir İngiliz ya da Amerikalının gözünde, aynen bizim gözümüzdeki “İngılış malı” ifadesi gibi. Anlayın halimizi.

Daha bitmedi. Dost bildiğimiz Tatarlar, Özbekler, Uygurlar, Kırgızlar da hindiye Türk diyorlar. “Türk’ün Türk’den başka dostu yok” lafı da yalan oldu desenize. Bu durumda doğrusu şu olmalı: “Türk’ün Türk dostu bile yok”. (Nihayet paranoyanın nirvanasına ulaştık, hamdolsun).


Ama en acısını en sona sakladım. İbranice’de hindiye “turkiye” diyorlar. Yani sen BM’de ismini Türkiye yaptın ama, İsrail’de bir BM toplantısı izleyen bir Yahudi Türk delegelerin önündeki tabelada “Hindi” yazdığını görecek ve kıs kıs gülecek. Yoksa bu da Yahudilerin bir oyunu muydu(!), tufaya mı geldik? 


Son dönemde farkettiğim enteresan bir bulgu var; Tayyip Erdoğan’ın ruh halini, inançlarını, duygularını, prensiplerini, takıntılarını, sevgilerini anlamak için 18 yaş öncesini iyi kavramak gerekiyor. Çünkü lise sonrası ne bir kitap okumuş, ne kenara çekilip tefekkür etmiş bir kişilik var karşımızda. Haliyle iyice kemikleşmiş bir fikir dünyası var. Zihninin arkasında sakladığı bu çocukluk ve ergenlik birikimlerini zamanı geldiğinde ortaya döken Tayyip Erdoğan, tıpkı bizim gibi çocukluk yıllarında öğrendiği “bize Turkey diyerek bizi aşağılıyorlar” takıntısını devlete dayattı. Burada acı olan şu: Hadi Tayyip Erdoğan yukarıda açık açık belirttiğim tarihi, linguistik, sosyolojik gerçekleri bilmiyor. Yanında o kadar mürekkep yalamış adam var, bir tanesi de çıkıp bu kuru hamasetin yanlış olduğunu kendisine izah etmiyor mu?


Kaldı ki resmi yazışmalardan Turkey’i kaldırdın. Ama İngiliz veya Amerikan halkı arasındaki “Turkey” kelimesine dokunamayacaksın. Onlar hem hindiye turkey, hem bize Turkey demeye devam edecekler. 


Mesele bir insanın bir konuda cahil olması değil. Erdoğan profesör olsa, her gün on tane kitap okusa da her şeyi bilemez. Mesele cehaletini devlete dayatması. İnsanlar cahildir, ama devlet kolektif bir birikim ve sağduyuyla yönetilir. Devletin cahil olma lüksü yoktur. Devlet cahil refleksler gösteriyorsa, devlet organizasyonunda ve yönetim felsefesinde ciddi zafiyet var demektir. Böyle büyük devlet olunmaz, sadece büyük devletiz zehabıyla bir süre kendinizi tatmin edersiniz ve sosyal, siyasi gerçekler size gerektiği anda kuvvetli bir tokat yapıştırıp yere seriverir.


Not: Devletimiz hindi üzerinden illa bir hamaset geliştirecekse şunu yapmalı. "Dünyanın en güçlü ülkesi ABD'nin ikonik hayvanı hindinin ismi Türkiye'den gelir. Bu durum milletimiz ve devletimizin tarihsel derinliğini ve azametini gösterir." şeklinde bir söylemle özgüvenli bir tavır sergileyebilir. Oysaki şu anda yaptığımız iş, hindi kadar karizması olmayan ve bunun ezikliğiyle hindiye galebe çalmaya çalışan karikatür ülke görüntüsü sunmak.




Yorumlar