1: Korona'nın Neyi Farklı?
Yarım
asırlık hayatımda dünyanın gündemini topyekün ve bu kadar uzun süre işgal eden
bir konuya şahit olmamıştım. Kimilerine göre fazlasıyla abartılıyordu, kimisi
dünyanın anasını ağlatacak bir felaket olduğunu savunuyordu, kimisi de yeni
dünya düzenine geçiş için ön çalışma olduğunu iddia ediyordu. Halk arasında
ismiyle korona, bilimsel ismiyle SARS-CoV-2 virüsü, sebep olduğu covid-19
hastalığıyla uzunca bir süre daha gündemimizi meşgul edecek gibi duruyor.
Bunca uzman
doktor ve biyolog/virolog varken benim gibi yarım biyolog birinin konu hakkında
bir yazı ele alması en hafif tabirle küstahlık. Fakat gündemimize girdiği
günden beri yaptığım tahminlerde doktorlara ve bilim adamlarına göre çok daha
başarılıydım. Mesela daha Ocak ayında bu virüsün kontrol edilemeyeceğini ve tüm
ülkelere giriş yapacağını söylemiştim. O zaman kamuoyu çok ciddiye almıyordu.
Hatta bırakın kamuoyunu, Dünya Sağlık Örgütü ve koca koca devletlerin nasıl
ciddiyetsiz davrandıklarına şahit oluyorduk.
Benim
gördüğüm ve anladığım korona aslında birçok yönüyle tipik bir grip (influenza) virüsü
özelliklerini taşıyor. İki özelliği dolayısıyla gündemimize girmeyi başardı.
Birincisi yeni bir virüstü ve doğal olarak insanoğlunun bağışıklık sisteminin
bu virüse karşı bir korunması ve hazırlığı yoktu. İkinci özelliği ise bulaşma
kabiliyeti diğer grip virüslerine göre olağanüstü güçlü. Bu özelliklerden beher
biri tek başına bir anlam ifade etmeyebilirdi belki. Ama ikisi bir aradayken
dünya için ciddi bir tehdit oluşturma potansiyeline sahip. Bu özellikleri biraz
açalım.
Grip
virüsleri çok sık mutasyon geçiriyor. Ancak bu mutasyonlar mikro seviyede
oluyor ve virüsleri vücuttaki savunma hücrelerinin tanımasını biraz
zorlaştırıyorlar. Oysa yeni korona virüsü çok güçlü bir mutasyondan sonra
bambaşka bir virüs olarak karşımıza çıktı. Hayvanlardan bulaşan virüsler bu
yüzden çok tehlikeli oluyor. Uzun süre hayvanların bünyesinde yaşıyorlar ve
defalarca mutasyona uğrayıp insanların tanıyamayacağı kadar değişip geliyorlar.
Alegorik olarak anlatacak olursak; Ülkenize düşman kuvvetleri girse, farklı
üniformalara sahip de olsa kıyafetleri benzer, elleri silahlı olduğundan
kolayca tanırsınız ve kendinizi korumaya ya da saklamaya başlarsınız. Ama sivil
kıyafetli ve silahını gizlemiş bir askeri algılamakta güçlük çekersiniz. Ta ki
silahını çıkarıp insanlara zarar verene kadar. Bir süre sonra insanlar bunların
ortak özelliklerini farkederek kodlamaya başlar ve onları da kolaylıkla
tanıyabilir hale gelir. Ama bu süre zarfında çok sayıda zayiat verilir.
Yeni korona
virüsünün güçlü yayılma özelliğinin bariz bir sebebi var. Kuluçka süresi 2
günden 14 güne kadar uzayabilen bir aralıkta seyrediyor. Virüsü kapan bir
bireyin hastalık semptomları gösterme süresi de ortalama 5,5 gün. Ben de zaten
bu kuluçka süresini okuduğumda, tüm dünyaya dağılacağını hissetmiştim.
Düşünün ki
virüs vücudunuza girdi. Hasta olduğunuzu anlayana kadar ne siz kendinizi diğer
insanlardan sakınırsınız, ne de diğer insanlar sizden uzak durur. Yani
–ortalamayı baz alırsak- 5 gün boyunca temas ettiğiniz herkese bulaştırma
ihtimaliniz var. Sizden virüsü kapan birinin iki gün içinde birine, onun da
diğer iki gün içinde başka birine bulaştırması söz konusu. Yani herkes on
kişiye bulaştırsa sizin hasta olduğunuz anlaşıldığında, sizden hastalık kapmış
insan sayısı 100 civarında oluyor. Geriye dönük bir tarama yapılarak
bulaştırdığınız kişilere ulaşılabilir ve bu insanlar tecrid edilerek hastalık
önlenebilir sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hastalığı sadece yakın temas halinde
bulunduğunuz insanlara bulaştırsanız bile bu şahısların tamamını yakalamanız
neredeyse imkansız. Kaldı ki sokağa çıktığınız anda virüsü hiç tanımadığınız ve
asla hatırlayamayacağınız insanlara bulaştırma olasılığınız var. Bütün bunlar
şuna işaret ediyor: yeni coronavirüs bulaşması durdurulabilir bir virüs değil.
Bu kadar
hızlı yayılan ve bağışıklık sistemimizin tanımadığı bir virüsün dünyayı kasıp
kavuracağını tahmin etmek zor değil elbette. Ama birçok uzman tahmin edemedi
işte.
Fakat olay o
kadar da dramatik değil. Normal şartlarda virüsün öldürücülük oranının kesin
olmamakla birlikte % 1,5 olduğu söyleniyor. Yani bu yönüyle diğer grip
virüslerinden çok farkı yok. Fakat hızlı yayıldığı için ölümler öne alınıp
yoğun yaşanacak, hepsi o. Bu da şu demek; dünyada griplerden kaynaklanan 5-10
yıllık vaka ve ölümleri 1-2 senede yaşayacağız. Takip eden 2-10 yılda gripten
ölme sayımız çok az olacak. Burada tek tehlike, hastalığın yoğun yaşanması
nedeniyle sağlık servislerinin istiap haddinin aşılması ve bu sebeple yeterli
tedavi alamayan, normalde kurtarılabilecekken ölen çok sayıda insan olacak olması.
Şu anda tüm ülkelerin gayreti de vaka sayısını makul bir zaman dilimine yaymak.
Ancak gerekli tedbirleri almayan, savsaklayan ülkelerde mevzu milli bir felaket
boyutuna ulaştı bile.
Bir sonraki
bölümde günahıyla sevabıyla dünyanın bu salgına karşı takındığı
tutumları masaya yatıracağız.
-------------------------------------------
Baktım, bu adam iyi bir şeyler yazıyor dedim. O yüzden takibe aldım.
YanıtlaSil