Kayıtlar

Temmuz, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Dönemin Sonu mu? (17)

Resim
Seçimlere büyük umutlarla giren Gelecek, Saadet ve Deva’nın düştüğü içler acısı duruma değinelim biraz. Davutoğlu ile ilgili yazdığım “ Davutoğlu Parti Kuracak mı,Kurmalı mı? ” başlıklı yazımda yaptığım tespitlerin hepsi tutmuş, her zaman çuvallamıyorum yani. Türkiye genelinde teşkilatlanmış bir partinin 50 bin oy alması inanılmaz bir hezimet. Sadece Gelecek Partisi teşkilatlarında görevli insanlar ve aileleri oy verse bile bu rakamı geçmesi lazım. “Bir selam veririm, Anadolu’yu ayağa kaldırırım”, “Ben %49,5 almış bir başbakanım” gibi akıl tutulması içeren mesajlarla kendini komik duruma düşüren Davutoğlu’nun rezil olacağını tahmin edebilmiştim, ama bu kadar büyük bir facia ben de beklemiyordum doğrusu. Narsist olduğunu biliyorduk, ama seçim değerlendirmelerinden sonra yaptığı açıklama ile artık gerçeklerden kopup şizofrenik hezeyanlar gösterdiğine de şahit olduk: “Benim hiçbir hatam yok. Benim toplumsal karşılığım partinin çok önünde. Ben başarılıyım, parti başarısız. 2028’de Cumhur

Bir Dönemin Sonu mu? (16)

Resim
Şimdi DEM ve İyi Parti’yi biraz masaya yatıralım. İkisini beraber ele alıyorum. Çünkü ele gelir partiler içinde milli olmayan olarak sadece ikisi kaldı. Birisi bölücülerin, diğeri Fetöcülerin kontrolünde. Çok şükür ki her ikisi de kan kaybetti. Batı kültürü sadece dindar gençleri alıp sürüklemiyor, Kürt gençleri de aynı derede boğuluyor. Modernite dava adamlarını yavaş yavaş eritip haz kölesi yapmakla maruf. DEM yönetimi, zihniyeti de kendi çocuklarını adeta zorla iterek Modernite’nin çarklarında yok ediyor. Geçen seneki yazımda DEM’in tabanının artık erimeye yüz tuttuğunu söylemiştim. Genel seçimlerde bu kadar düşük almazlar, ama %8’i geçebileceklerini sanmıyorum. İyi Parti de en fazla %6 alır. DEM hep kendisini kilit parti olarak lanse etti. Bu zokayı yutan veya yutmak isteyen eski CHP yönetimi de sürekli onlara mavi boncuk dağıtıyordu. Yeni yönetim de bu yoldan gitti. Halbuki DEM getirdiği oydan daha çok oyu kaçıran bir parti, asla yüz verilmemesi gerekiyor. Ne yani CHP, DEM’e yüz

Bir Dönemin Sonu mu? (15)

Resim
Erdoğan’ın sarsılmaz imajı gün be gün eriyor. Yaşı 40’ın üzerindeki insanlar Erdoğan öncesi dönemi hatırlıyorlar. O dönemdeki devlet vatandaş ilişkileri ve devletin toplumun çoğunluğuna tepeden bakışı öylesine kötüydü ki, Erdoğan sonrası gelen düzen için Erdoğan’a minnet duygusuyla gelişen güçlü bir duygusal bağ oluştu. Erdoğan son dönemlerde bu muhteşem krediyi hoyratça harcıyor. Kendi hayran kitlesi bile yavaş yavaş kendisine soğumaya başladı. Yeni nesil için ise oldukça itici bir figür. Erdoğan’ın feodal siyasi anlayışı yaşlı insanlarda fazla rahatsızlık uyandırmayabilir. Ama Özal döneminde serbest piyasa ekonomisine geçen ve liberal fikirlerin beslediği yeni nesil için fazlasıyla arkaik kaçıyor. Mesela, yapılan tüm iyiliklerin, güzelliklerin Erdoğan’a mal edilmesi, tam aksine tüm yanlışlık ve kötülüklerin de etrafındakilere yüklenmesi gayet itici. Bütçe %30 zammı kaldırabiliyorken, önce bilerek %25 açıklanıp, ardından zam oranının Erdoğan tarafından %30’a çekilmesi. Veya %20 verg

Bir Dönemin Sonu mu (14)

Resim
Seçim sonuçlarını en çok etkileyen faktör ekonomik şartlar oldu. Aslında ekonomideki garabet yöntemler sadece iç politikada değil, dış siyasette de çok dramatik sonuçlara sebebiyet verdi. Geçen CB seçimlerinde Erdoğan’a oy vermemiştim.   Ülkeyi soktuğu türbülans çok ürkütücüydü. Erdoğan’ın CB seçildikten sonra açıkladığı bakanlar kurulu ise gayet iyiydi. Özellikle üç bakanın değişimi yüreğime su serpti. Şayet böyle bir bakanlar kurulu açıklayacağını bilseydim, inanın kendisine oy verirdim. Fakat siz de bana hak verin. Seçimlerden hemen önce yaptığı “"Dünyanın hiçbir yerinde ilişkisi kalmayan gösterge, faiz-enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze koyanların bir kısmı zırcahil, bir kısmı ise alenen haindir" açıklamasıyla iyice içimi karartmıştı. Nerden bilebilirdik(m) ki böyle bir açıklamadan sonra bu kadar sert tornistan yapabileceğini? Süleyman Soylu’dan kurtulduk. Ülkeyi dingonun ahırına çevirmişti. Yeni bakan şimdiye kadar 500’den fazla çete çökertti. H

Bir Dönemin Sonu mu? (13)

Resim
  İmamoğlu’nun Erdoğan’a benzediğini yazdım. Ancak birkaç gömlek altında. İlginçtir, üniversite diploması konusunda da Erdoğan’a benziyor. Evet, bir diploması var, ama baştan aşağı şaibeli. Kıbrıs’ta baba parasıyla üniversite okumaya başlamış. Sonra İstanbul İngilizce İşletme bölümüne yatay geçiş yapmış. Ben de o dönemde üniversite okuduğumdan biliyorum, İstanbul İngilizce İşletme çok prestijli ve kazanması çok zor bir bölümdü. Girne Amerikan Üniversitesi İletişim bölümünden İstanbul İngilizce İşletme bölümüne geçiş iki sebepten mümkün değildir. Bir tanesi iletişim-işletme yatay geçişi mevzuata uymaz. İkincisi de mevzubahis bölümlerin üniversite giriş puanları arasındaki astronomik farktan dolayı bu neredeyse imkansızdır. İmamoğlu’nun Kıbrıs’taki ortalaması 4.00 olsa bile İstanbul İngilizce İşletme bu yatay geçişe normal şartlarda müsade etmez. İmamoğlu gibi keyfine düşkün, sosyal yönü güçlü bir karakterin ortalamasının 4.00 olma ihtimali de yok tabii ki. Peki nasıl oldu da bu yatay ge

Bir Dönemin Sonu mu? (12)

Resim
Batı medeniyetinin benmerkezci, sömürücü yaklaşımını hep tiksinç bulmuşumdur. Ama diğer medeniyetlere göre tartışılmaz bir üstünlüğü var. Kendilerini en acımasızca eleştiren mütefekkirlere bile söz hakkı veriyorlar. Şayet söylenenler tutarlı ve aklı başında bir içeriğe sahipse, onları dinlemekle kalmayıp taltif bile ediyorlar. Bu da kendilerine özeleştiri yapma fırsatı sunuyor, yani kendi sağlamalarını kendileri yapabiliyorlar. Bu da sürekli güncelleme yapmalarına ve açıklarını kapatmaya fırsat tanıyor. Türkiye’de derin devleti oluşturan kişiler ve yapılar büyük oranda devlet kurumlarında çalışan görevliler. Bir mesleği uzun süre yaparsanız, o meslek sizi, düşünce tarzınıza ve olaylara yaklaşımınıza sirayet edecek bir forma sokar. Türkiye gibi hiyerarşinin sert olduğu ve yüksek rütbeli memur tayfasının steril ortamlarda hayat sürdüğü bir ülkede, yüksek bürokrasi mensupları zihinsel elastisitesini kaybeder. Ülkemiz için el’an en büyük problem bu. Dünya o kadar hızlı dönmeye başladı ki,