Ortadoğu'da Meksika Açmazı (7)

İngiltere, Gazze’deki katliamın derinleşmesi üzerine İsrail’e yaptırımlar uygulamaya başladı. Hemen ardından da İsrail’den karşılık geldi. Netenyahu “İngiltere’nin sömürgeciliği tam 77 yıl önce sona erdi” açıklamasını yaptı. İngiltere bu açıklamaya Tel Aviv büyükelçisini çekerek cevap verdi. Bu aslında alttan alta süregelen bir çatışmanın tezahürüydü. Halbuki İngiltere-Yahudi Ortaklığı son iki asra damgasını vurmuş, hatta İsrail devletinin kurulmasında bizatihi İngiltere inisiyatif almış ve destek vermişti. İngiltere’de Yahudi asıllı Benjamin Disraeli 6 yıl (1874-1880) başbakanlık yapmış, Herbert Samuel, Michael Howard, Ed Miliband, Zack Polanski gibi Museviler parti liderlerinde bulunmuş, hem Lordlar hem Avam Kamarası’nda onlarca Yahudi parlementer, önemli devlet kademelerinde yüzlerce bürokrat görev almıştı. Şu anki İngiltere başbakanı Keir Stramer de Yahudi olduğunu bizzat kendi ağzıyla itiraf etti. Yahudilerin finans ve ekonomideki gücünü saymıyoruz bile.

İngiltere Ortadoğu’da ağalık yaparken Yahudilere alan açmıştı. Ama artık İsrail ingiltere’nin nüfuz alanına tecavüz etmeye başlamış durumda. İngiltere Yahudi yayılmacılığı ve küstahlığına bu dönemlerde ket vurmazsa gelecek yıllarda iş işten geçmiş olabilir. O yüzden Gazze’deki saldırıları bahane ederek İsrail’e sert tepkiler göstermiş, bir taraftan da Suriye’de Türkiye üzerinden yaptığı operasyonla İsrail’in gelecekteki manevra alanlarına bariyer çekmişti. Netenyahu’nun 77 yıllık bir işaretlemede bulunması, ABD’nin uluslararası alanda ilk saha operasyonlarını yaptığı seneye göndermeydi. Yani “senin değil ABD’nin dediği olur” mealinde bir çıkıştı. Oysa ABD hemen her operasyonu İngiltere ile birlikte yapmaktaydı. Yani İngilizler sahneyi ABD’ye bıraksa da arkada hep güçlü şekilde bulunmayı başarmıştı.

Bu dönemde PKK’nın hem Suriye (SDG) hem İran (PJAK) ısrarla PKK’nın kendilerini bağlamadığını söylemeye başladılar. Türkiye, PJAK’a ciddiye alıp cevap vermezken SDG ile ilgili kesin ve net ifadeler ve hatta ağır tehditlerde bulunmaya devam ediyordu. Diğer yandan Suriye hükümetiyle SDG delegasyonları arasındaki görüşmelerde de hiçbir mesafe kat edilemiyordu.

Yıkılmış, yakılmış, ekonomisi, ordusu çökmüş Suriye, SDG’nin dışında Hizbullah uzantıları ve devrik rejim şebbihalarıyla, IŞİD’in sürekli suikast kollayan hücreleriyle ve ayrılıkçı Dürzilerle boğuşuyordu. Nitekim 21 Mayıs’da Dürzi çeteler Süveyda’yı basarak valiyi rehin aldılar. Bu arada Ahmed El-Şara Türkiye’ye geldi ve hem Erdoğan hem de Fidan’la görüşmeler yaptı. Türkiye’nin Suriye’de kara, deniz ve hava üssü kurması konusunda anlaşmalar teyid edildi. Suriye’nin Türkiye’den askeri destek almadan ayakta kalması imkansızdı. ABD’nin ardından AB’nin de yaptırımları kaldırmasıyla Suriye tekrardan dünyaya entegre olma yoluna girmişti.

Tom Barrack Ankara büyükelçiliğiyle beraber Suriye özel temsilciliği görevine de atanmıştı. Suriye özel temsilcisinin Suriye’ye komşu Lübnan, Irak, Ürdün ve özellikle de İsrail büyükelçilerinden değil de Türkiye’den atanması önemli bir mesajdır. ABD, Ortadoğu’da bazı plan değişikliklerine gitmiş, bölgenin dizaynında İngiltere ile beraber farklı bakış açıları geliştirmişti.

Thomas Barrack: ABD medyasındaki tabirle "ABD'nin Ortadoğu'daki büyük oyununun kurucu beyni"

Tom Barrack öyle açıklamalar yapıyordu ki, ağzımız açık dinliyorduk: “Suriye halkının huzur ve refaha kavuşması için Türkiye ve Körfez ülkeleriyle birlikte çalışacağız… Trump’ın hedefi Suriye’de hükümet olmak değil, mevcut hükümeti güçlendirmek… Bölge çok zor; Yunanistan,Rusya, Ukrayna, Mısır, Azerbaycan, Ermenistan, Körfez, Kıbrıs, İran ve Çin var. Türkiye tam bunların içinden geçiyor, bölgeyi inanılmaz idare ediyor… Osmanlı İmparatorluğu’nun bir işlevi vardı, fakat İngiliz ve Fransızlar Osmanlı’yı bölmek için Sykes-Picot Anlaşması’yla yapay sınırlar ürettiler. Bunlar hiçbir işe yaramadı, yeni politikalarımız bunlara benzemeyecek. ABD artık küreselci neoconların düşüncesinde olmayacak. Barış, refah ve anlayış istiyoruz… Erdoğan’ın hamleleri Trump’ı etkiledi ve ona ve Suriye’deki yeni yönetime bir şans verdi… Suriye’deki 8 üssümüzü bire indireceğiz

Yukarıdaki açıklamalar iki şekilde okunabilir. Barrack bu açıklamaları kendi kafasından yapamaz. Bölgedeki en yetkili şahıs olarak ABD’nin resmi görüşünü dile getirmektedir. Bu açıklamaların samimi olup olmadıkları şüpheli. Ya da iktidar değişimiyle bu politikalar tekrar değişir mi diye aklımızdan geçmiyor değil. Trump iktidarı sonrasında küreselci bir iktidar tekrar eski politikalara dönebilir. Diyelim ki böyle bir şey olmayacak ve siyasi ikircilik içermiyor. O halde Ortadoğu’da bütün dengeler değişiyor demektir. Yapay sınırlardan bahsediyorlar. Yani Sykes-Picot ile vücuda getirilmiş Lübnan, Suriye, Irak, Ürdün, Kuveyt, BAE, Katar, Bahreyn ve hatta Suudi Arabistan bile zemin kaybına uğrayacak demektir. Bu bölgelerde güç temerküz etme görevi de farklı odaklara tevdi edilecek demektir. Şüphesiz bu süreçler büyük savaşların sonunda çok hızlı ilerler, ama düşük yoğunluklu muharebelerde on yıllarca sürebilir. Öncelikle Suriye, ardından Irak ve Ürdün devlet kimliklerini kaybedebilirler.

Böylesi bir senaryoda, Suriye’de oluşacak iktidar boşluğunun Türkiye’yle doldurulacağı kesinleşmiş durumda. Türkiye’ye böylesine güçlü bir saha kazanımı armağan olarak sunulmadı. Türkiye, son dönemlerde uluslararası arenada ve savunma sanayiinde yaptığı ataklarla bölgesel nüfuz ve iktidarını önemli bir noktaya taşımıştı. Batı’nın, özellikle de İngiltere’nin “olmayacak duaya amin dememek” gibi bir tarzı var. Yani mevcut şartlarda Suriye, Türkiye’den başka bir güce yamanmaya çalışılırsa kıyametin kopacağını gayet iyi biliyorlar. Irak için erken konuşmamak gerekiyor. Ancak kuzey Iraktaki IKBY’nin de doğal süreçte Türkiye’nin inhisarına bırakılmasını bekliyoruz.

İsrail, ele aldığımız senaryodan hiç memnun değil, hatta fazlasıyla öfkeli. Türkiye’nin her politik ve saha kazanımında Netanyahu soluğu ABD’de alıyor. Telefonla da onlarca kez Trump’la görüştü. Barrack’ın yukarıdaki demeçlerinden sonra belli ki ABD’ye baskı kurmak istemiş. ABD’li yetkililerden bir açıklama geldi: “Trump, Ortadoğu’daki krizlerin nasıl çözüleceğeni dair Netanyahu’yla fikir ayrılığı yaşıyor.” Sonrasında da Netanyahu’nun ilginç açıklamasına şahit olduk: “Osmanlı İmparatorluğu asla geri gelmeyecek. Bundan eminim.”

Avrupa ülkeleri ve Türkiye dahil birçok devlet Trump’la nadiren yüz yüze görüşebilirken Netanyahu’nun sık sık randevu alabilmesi, her telefon açtığında kendisine rahatlıkla ulaşabilmesi, İsrail’in ABD siyasetinde ne kadar güçlü olduğunun bir delili. Üstelik Cumhuriyetçiler Liberaller kadar Yahudilere göbeklerinden bağlı değilken bu böyle. Haliyle hiçbir açıklama veya yol haritası bağlayıcı ve kesin görünmüyor.

Bu gelişmelerin akabinde Türkiye, ABD aracılığıyla SDG ile doğrudan görüşmeler gerçekleştirdi. Bu arada ABD’nin Suriye’deki işgal sırasında gayrıresmi olarak kurduğu 8 üs gerçekten de boşaltıldı. Bunun karşılığında Et- Tanif’te yeni hükümetle yapılacak anlaşma çerçevesinde resmi bir üs kurulmasına karar verildi. Gayrımeşru işgal böylelikle meşru bir zemine oturtulacaktı. Komik ama Suriye, topraklarında hem ABD hem de Rusya’nın askeri üslerin barındıran ilk ülke olabilir.

  

İran da boş durmuyor son çırpınışlarla Suriye’yi karıştırmaya çalışıyordu. Lazkiye Ayaklanması’nda avucunu yalayan İran, Suriye’nin İsrail işgalindeki Golan Tepelerini içerideki istihbarat unsurları vasıtasıyla iki grad füzesiyle vurdu. Suriye ordusunu vurmak için bahane arayan İsrail failin kim olduğunu bildiği halde Deraa, Lazkiye, Hama ve Tartus’a hava saldırıları düzenledi.

Suriye’de istediği senaryoyu gerçekleştiremeyen İsrail, ABD üzerinden Suriye hükümetine bir kez daha güvenlik anlaşması teklifi sundu. Her zamanki gibi istekleri yenilir yutulur cinsten değildi. Ama eli zayıfladıkça istekleri de rasyonel çizgiye az da olsa yaklaşıyordu. Mesela önceleri Türk askerinin Suriyeden tamamen çekilmesini isterken, artık asker sayısının sınırlandırılmasından bahsediyorlardı. Ama hala Türkiye’nin askeri üs kurmasına şiddetle karşıydılar. Bu arada Türk asker ve mühendisleri Suriye’de kurulacak üsler için altyapı ve fizibilite çalışmalarını sürdürmekteydi.

Devam edecek…

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

Free counters!

Yorumlar