Kartları Karalım: Suriye Devrimi (5)

İsrail: Son dönemde ortalıkta dolaşan bir yorum var; Hamas kendisini ve Filistin’i yaktı, ama Suriye’yi kurtardı. Peki bu İsrail için ne anlam ifade ediyor? Öncelikle İsrail’in çok tedirgin olduğunu not düşelim. Hemen yanı başlarında, eski El-Kaide üyelerinin iktidarda olduğu bir ülke var artık. İsrail neyle yüzleşeceğinin gayet farkında. O yüzden “Suriye’de hilafet rejimi kurulmasına müsaade etmeyeceğiz” şeklinde açıklamada bulundular. Suriye’nin nerdeyse tüm askeri tesislerini ve techizatını 700’den fazla hava saldırısıyla yok ettiler. Dahası Quneytra, Deraa ve Süveyda vilayetlerine kara operasyonları yaptılar. Halihazırda her türlü askeri tacize devam ediyorlar. Suriye hükümetinin kolu kanadı kırık. Ama yerel direnişçiler bile İsrail ordusunu ürkütüyor. Bu öyle her tarafı kuşatılmış gariban Gazze’ye saldırmaya benzemez. Biraz daha abartırlarsa ağır bedeller ödeyebilirler. Dolayısıyla Suriye içinde kara harekatının uzun soluklu olmayacağını tahmin ediyorum.

Suriye’nin uluslararası kamuoyuna verdiği mesajlar gayet ılımlı ve profesyoneldi. Türkiye’nin siyasi arkalığıyla iş biraz daha toparlandı. Nihayetinde Körfez ülkeleri Trump’ın para konusundaki yumuşak karnını bildiklerinden ABD’ye devasa bir rüşvetler vererek Şara ve Trump’ı bir araya getirdiler. Kamuoyuna yansımadı ama, ABD’ye İsrail’in Suriye konusunda uslu durması için lobi yaptılar ve bunu başardılar. 3,2 trilyon dolarlık yatırım ve silah anlaşması karşılığında Suriye’yi İsrail yamyamlığından korumuş oldular. Katar’ın Trump’a hediye ettiği 400 milyon dolarlık uçak devede kulak gibi görülebilir. Ama o da duygusal olarak Trump’un şahsına verilmiş önemli bir rüşvettir.

Bir zamanlar ABD hapishanelerinde işkence görmüş Şara, belki de fırsat bulsa boğazlayacağı Trump'la aynı karede.

Kısacası İsrail, Körfez ülkelerinin büyük fedakarlığıyla Suriye’ye daha fazla hasar vermeden durduruldu. Ama şimdilik. Suriye de İsrail’e tehdit olmayacağına dair garanti verdi, ama o da şimdilik. İsrail kendi iç sorunlarında elini rahatlattığında Suriye’ye tekrar yüklenecek, bundan eminim. Emin olduğum bir şey daha var; Suriye yaralarını sardıktan sonra İsrail de rahat uyku uyuyamayacak. Katar’ı ayrı tutarak söylüyorum. Bu Arap monarklar babalarının hayrına Suriye’ye arka çıkmıyorlar. Onların önemli bir kuyruk acısı ve planları var. Bunu da Suriye Devrimi’nin küresel etkilerini ele alırken açıklayalım.

İngiltere: İngiltere yeni Suriye devletinde, perde arkasında hep önemli oyuncu olacak. Tıpkı diğer Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi. Arap monarkların Suriye’ye bu kadar arka çıkmalarının arkasında da İngiltere’nin payı büyük.

Hemen her olayda, askeri müdahalede ABD ile hareket eden İngiltere’nin ABD yamağı görüntüsüne aldanmayın. Birincisi ABD, Ortadoğu’da İngiltere’nin süpervizörlüğüne muhtaç. İkincisi de İngiltere bir taraftan ABD ile iş tutarken, paralelinde sürekli kendi ajandasına yönelik kurgular inşa eder.

Avrupa Birliği: Bir dönem birleşmeyle sükse yapan ve bizim de 60 yıldır kapısında beklediğimiz AB’nin durumu içler acısı. Nükleer güç Fransa’ya, teknoloji ve finans merkezi Almanya’ya rağmen dünya siyasetindeki etkileri her gün azalıyor. Suriye’de de, ABD ve İngiltere ne yaparsa onları takip edebiliyorlar ancak.

ABD: Süper güç olması hasebiyle dünyanın her yerindeki gelişmeler ABD’yi ilgilendirir. Tersten bakacak olursak da herhangi bir ülke ABD’yi hesaba katmadan karar almaz. Halihazırda Fırat’ın doğusunda birlikleri olan ABD, devrim sonrası büyük bir kısmını Suriye’den çekti. Ama tamamen çekilecek gibi durmuyor. Mevzulara daha çok ekonomik kaygılarla yaklaşan Trump için getirisinden çok götürüsü olan Suriye, sırtta kambur gibi görünüyor. İsrail’in PYD üzerinden kurduğu planları çok takmadan PYD’yi hemen satmıştı. Ama sanırım daha derin kurumların baskısıyla biraz daha temkinli davranacak.

Trump’ın Şara’yla görüşüp ambargoları kaldırmasıyla dünya genelinde meşruiyet problemini tamama erdiren yeni Suriye hükümetinin ABD’nin her dediğini yapacağını söylemiyorum. Ama uzun bir süre ABD’nin hilafına aksiyon alması da kolay görünmüyor. Aklınıza şu soru gelebilir; Bir halk devrimi olmuş ve halk zalim bir yönetimi yıkarak iktidara gelmiş, neden meşruiyet problemi yaşasınlar ki? Bunun iki temel nedeni var. Birincisi devletlerin devamlılığı, tarihsel avantajları olduğu kadar yükleri de tevarüs ettirir. Yani eski Rejim’in borçları, kötü namı da ülkenin üzerine yapışmıştır. Dünyanın büyük kısmı tarafından izole edilmiş bir devletseniz bu bariyerler sizi de bağlar. Bu döğümlerin tek tek çözülmesi gerekir.

İkinci ve asıl önemli problem de, her ne kadar halk isyanı ve devrimi de olsa Suriye Devrimi’nin savaşçıları ve nihai kertede zaferi getiren organize güçler ABD ve Batı’nın zamanında terörist ilan ettiği insanlar. Başta Şara olmak üzere ABD’nin kara listesinden muhatap seviyesine çıkmak da meşakkatli bir yolculuk gerektiriyor.

Eski rejimden kurtulmak, İran ve Rusya’nın bölgede elinin zayıflaması ABD için güzel gelişme. Ama mevzu tam da istedikleri gibi olmadı. Batı’ya biat etmiş seküler bir devrim değil sonuçta. Trump’ın Çin takıntısı ve Ortadoğu’nun bir nebze geri plana düşmesi sebebiyle çok da fazla müdahil olmuyorlar. Trump basit düşünen bir tüccar, para ve ekonomi neredeyse orayla ilgileniyor. Yıkılmış dökülmüş gariban Suriye de çok gündemine girmiyor doğal olarak. Bu da özellikle Türkiye açısından çok önemli bir fırsat.

Çin: Eski rejime her zaman destek vermiş ve müttefik gibi davranmış Çin’in bölgede çok etkinliği yoktu. Rusya ve İran’ın yanında biraz da Avrasya Bloğu’nun tali uzantısı niyetine duruyordu. Aslında Çin gibi küresel süper güç olma hayali olan bir ülke için Ortadoğu gibi jeostratejik bir coğrafyada at koşturmak için can attığını tahmin edebilirsiniz. Ama hem lojistik uzaklık, hem bölgede çok sayıda güçlü aktörün sahayı daha önceden parsellemiş olması Çin’e çok fırsat yaratmıyor. Fransa’nın rehavetinden faydalanıp fakir Afrika’ya yüklendi, ama altında hazine barındıran Ortadoğu’yu kolay kolay bırakmazlar adama.

Çin’in Muhaliflerle ilgili diğer bagajı da çok sayıda Doğu Türkistan mücahidinin muhalif cephede eski Rejim’e karşı savaşmasıydı. Bugün Suriye’de devrim yapanlar, elleri rahatlayınca yarın mücahid kardeşleri için Uygur Özerk Bölgesi’nde Çin’in başına bela olabilirler pekala.

Her şeye rağmen Çin de devrim sonrasında yönetime sıcak ve saygılı mesajlar verdi ve yeniden yapılancak Suriye’deki pastadan pay almak için sıraya geçti.


İlginizi çekebilecek diğer yazılar:


  • Free counters!

Yorumlar